Hayal iki heceden oluşan bir kelime. Onu alelâde olmaktan çıkaran, içinde barındırdığı hakikat. Kişiye göre vuku bulur, kişiye göre, bazen apaçık bazen de esrarlı gözükür.
Eğer bir bebeğin gelişi gibi heyecanla bekler, geldiğinde değerini verirsek erginleşir. Özen göstermezsek köhneleşir. Aslında hayal kelimesi bizim için neyi çağrıştırıyorsa altı o kadar doludur.
“Bir hayalim var” cümlesi bizi ileriye götürür. Uğruna yaşanacak hedeflerimiz olur.
Etrafımızdaki şeyleri nasıl görmek istersek öyle görürüz. Hayal edenler için karanlık, bir tünel gibidir. O karanlığın bir gün biteceğini bilirler; sonundaki ışığı gönüllerinde hissederler.
Yahya Kemal ne güzel demiş: “İnsan âlemde hayal ettiği müddetçe yaşar.”Hayallerimiz vücut bulsun, ruh kazansın, şahlansın. Hayallerimiz bizi büyütsün.
Kurduğumuz hayal gerçekleşmediğinde, yeni hayallere sarılalım. Olmaması bizi üzmesin, kırmasın. O zaman bizim yapabileceğimiz bir şeyin olup olmadığına bakalım. Kavlî ve fiilî dualarımıza devam edelim.
Bir gün hayallerimiz can bulduğunda, başka hayallere yerimiz kalsın. Bu yüzden sabretmenin, sabrın sonunda gelen selametin harikalarına şahit olmak için acele etmeyelim.
“Sabreden derviş, hayallerine ermiş,” sözünün hakikatini yaşamamız ümidiyle…
Bir oyun hediye etmek istiyorum size. Bir “Hayal Meyal Sandalyesi” oyunu… Bir hayaliniz olduğunda, onu her gün Rabbinizden istemeyi ihmal etmeyin. Rahat bir sandalye ya da koltuğa oturun. Gözlerinizi kapatın ve hayal etmeye başlayın.
Hayaliniz gerçekleşmiş ve şu an onu yaşıyorsunuz. İstediğiniz bir bisikletse, onun farklı özelliklerini hayal edin. Nasıl bir bisiklet? Hangi renkte, kaç vites, elektrikli mi? Kiminle biniyorsunuz, nerelerde sürüyorsunuz, kaç yaşındasınız, hangi şarkıyı söylüyorsunuz, burnunuza hangi kokular geliyor?
Bu bir oyun, ama sizin o anı yaşamanızı tetikleyecek ve size şevk verecek bir hayal meyal sandalyesi… Bu oyunu oynayıp hayalinin gerçeğinden daha güzel olduğunu söyleyenler bile var. Siz de hayal ettiğinizi gerçekten isteyip istemediğinizi böyle sınayabilirsiniz.