Dünyanın çok yakından tanıdığı bir isimden bahsediyoruz. Faust adlı eserinde, insanın dünya serüvenini yazan isimden. Yaşadığı çağı geçmişiyle çok iyi analiz edip insanlığı sadece kendi bulunduğu coğrafyayla sınırlandırmayan isimden. Evet, Johann Wolfgang von Goethe’den bahsediyoruz.
Johann Peter Eckermann, henüz bir buçuk yıldır Goethe’nin asistanlığını yapmaktadır. Üstadından öğrenebileceği çok şey olduğunu bilerek onun derslerini ve konuşmalarını büyük bir zevkle takip eder. Bu süre zarfında da aralarında geçen konuşmaları kayıt altına alır. Dokuz yıl boyunca onun yanında bulunan ve ona daima destek olan Eckermann kaydetmiş olduğu konuşmaları yayımlamak için Goethe’nin ölümünü beklemiştir, çünkü bu Goethe’nin kendi isteğidir.
31 Ocak 1827 tarihinde Eckermann, Goethe’yi Weimar’daki evinde ziyaret eder. Goethe, görüşemedikleri süre zarfında, farklı türlerde kitaplar okuduğundan bahsetmeye başlar. Eckermann için bu durum şahanedir. Bir kez daha üstadının konuşmalarını dinleyecek olmaktan heyecan duymaktadır. Bu konuşmaları kayıt altına almayı da ihmal etmez.
Goethe’nin bahsettiği farklı tür, Çin romanlarıdır. Asistanının hiç beklemediği bir türdür bu. Üstadı anlatmaya devam eder. Bir ara asistanı sorar: “Belki de bu roman Çinlilerin en iyi romanıdır.” Aldığı cevap daha şaşırtıcıdır, “Hayır, Çinlilerin bunun gibi binlerce romanı var, hem de bizim atalarımız henüz ağaçlarda yaşarken vardı.” Bu sözlerinin ardından edebiyatın evrenselliğinin de farkına vardığından bahseder.
İşte bu sırada, o tarihi cümlesini söyler Goethe: “Çağımız, dünya edebiyatı çağıdır.” Böylelikle dünya edebiyatı kavramı doğmuştur. Bu sırada dışarıdan gelen kızak sesleriyle konuşmaları bölünür. Belvedere’den gelmesini bekledikleri bir grubun geldiğini düşünerek ikisi de cama yapışır, ancak bekledikleri kimseler henüz gelmemiştir. Bunun üzerine Goethe, dünya edebiyatı hakkındaki görüşlerini anlatmaya devam eder. Birçok Avrupalı yazarın da başka ülkelerdeki yazarlardan etkilendiğini ve bu etkileşimleri kendi eserlerinde kullandıklarını ifade eder. Yani aslında dünya edebiyatı çağına girilmiş, ancak henüz bunun farkına varılmamıştır.
Goethe bu kavramı keşfederek insanlık tarihine büyük bir katkı sağlamıştır. Şu an yaşadığımız zamanda da bu kavramın ve bu kavramın içine dâhil olan eserlerin ne kadar önem arz ettiğini görüyoruz. Dünya edebiyatını bizlere kazandırdığı için Goethe’ye ve bu ifadelerin bizlere ulaşmasına vesile olmasından dolayı Eckermann’a saygılarla…
Kaynaklar
Harvard Üniversitesi “Dünya Edebiyatının Antik Şaheserleri” (Ancient Masterpieces of World Literature).
online-learning.harvard.edu/course/ancient-masterpieces-world-literature?delta=2
Johann Peter Eckermann, Yaşamının Son Yıllarında Goethe ile Konuşmalar, İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2007, s. 217–222.