Rabbimiz, Meksika köstebek semenderlerinden olan aksolotllara, kansere dayanıklılık ve kaybettiği birçok uzvunu tamamen yenileyebilme özelliği lütfetmiştir. Kalplerinden kol ve bacaklarına, beyinlerinin bazı bölümlerinden omuriliklerine kadar yeniden yaratılmaya mazhar olurlar. Bu yüzden, bilim insanlarının mercekleri aksolotlların üzerlerine çevrilmiş ve bu canlılar bazı önemli hastalıklara çare üretebilme adına ümit verici olmuşlardır.
Sevimli görüntüleriyle dikkat çeken aksolotllar, kuyruklu amfibiler sınıfından olan semenderlerdir. Meksika’nın Xochimilco ve Chalco Gölünde yaşarlar. Günümüzde birçok ülkede evcil hayvan olarak da yetiştirilirler.[1]
Genel Özellikleri
Amfibilerin çoğu gençken suda yaşar ve solunumda solungaçlarını kullanırlar. Metamorfoz sürecinden geçerek yetişkin hâline geldiklerinde solungaçlarını kaybederek karada yaşamaya başlarlar. Aksolotllarda ise durum şaşırtıcı şekilde farklılık gösterir. Onlar metamorfoz geçirmeden yetişkinliğe ulaşır ve karaya çıkmak yerine suda kalıp solungaçlarıyla solunuma devam ederler. Ayakları da olduğu için su altında oldukça ilginç bir görüntü sergilerler. Semender olmalarına rağmen görünüşlerinden dolayı birçokları tarafından “yürüyen balık” olarak isimlendirilirler.
Aksolotllar, diğer semender türlerine göre çok daha büyük boyutludur. Boyları 15–25 cm, ağırlıkları 50–250 gram arasında değişir. 10–15 yıllık ömürleri ile diğer semenderlerden çok daha uzun yaşarlar. Bu canlılar etoburdur, yumuşakçalar, solucanlar, böcekler, diğer eklembacaklılar ve küçük balıklarla beslenirler. Besinlerini koku alma duyuları ile bulur, sonra da vakum kuvvetiyle midelerine çekerler.[2]
Rejenerasyon (Yenilenme) Mekanizması
Rejenerasyon, biyolojik olarak hasar gören ya da kaybedilen bir uzvun yeniden yaratılmasıdır. Bu harika olay, kök hücreler ve benzeri hücrelerin çoğalması vesilesiyle gerçekleşir. Bunun için öncelikle, hasarlı bölge etrafındaki hasar gören hücreler yok edilir. Sonra burada inşanın gerçekleştirileceği “blastema” denilen özel bir doku yaratılır. Burada inşa edilecek yapının minyatür hâli oluşturulur. Bu aşamadan sonra da minyatür yapı, uzvun hasar öncesi boyutuna ulaşana kadar büyümeye devam eder. Bu kusursuz inşa sürecinde, çok kompleks işlemler gerçekleştirilir.
Rejenerasyon birçok bitki ve hayvanda gözlense de fonksiyonel yenilenme seviyesi, canlılar arasında farklılıklar gösterir. Süngerler ve sölenterlerde yenilenme kapasitesi yüksekken, balıklardan memelilere doğru gidildikçe bu oran azalır. Memeli canlılarda yenilenme daha çok doku seviyesinde görülürken semenderler yüksek derecede rejenerasyon kapasitesine sahiptir. Bu canlılar arasında aksolotlların kansere karşı çok dayanıklı yaratılması, mükemmel inşa yeteneği ve hayatı boyunca larva dönemine ait özellikler göstermesi, onları bilim dünyası için önemli bir araştırma konusu hâline getirmiştir.
Eserlerini benzersiz şekilde var eden ve yeniden inşa eden Hâlık-ı Rahman, aksolotllarda hayret verici bir yeniden inşa mekanizması sergiler. Öyle ki kalp, dalak ve karaciğer gibi iç organları, kol ve bacakları, kuyrukları, hatta beyinlerinin bazı bölümleri ve omurilikleri, hasarlanma veya kopma sonrasında kusursuz olarak yenilenebilir. Yenilenen uzuv, hasara uğrayan uzvun işlevini aynı şekilde yerine getirebilir. Özellikle mükemmel omurilik inşası bu canlıyı, omurgalılar arasında eşsiz kılmaktadır. Mesela bir kertenkelede kopmuş kuyruk yenilenirken içindeki omurilik yenilenmez, aksolotlda ise omurilik, bütün özellikleriyle yeniden inşa edilir.
Nadir rastlanan bu özelliğin altında yatan moleküler mekanizmalar hâlâ sırrını korusa da araştırmalar devam etmektedir. Tıp dünyasında, bu küçük canlıya büyük önem verilmektedir. Çünkü aksolotl, insanların özellikle sinir sistemi hastalıklarında, omurilik felçleri ve hasarlarıyla fonksiyon kayıplarında, yanıklar ve cilt yaralanmalarında, hatta kaybedilen uzuvların yenilenmesinde umut olabilecek sırlar saklamaktadır.
Dipnotlar
[1] “Axolotl”, en.wikipedia.org/wiki/Axolotl
[2] “Türk Bilim İnsanlarının Kansere Karşı Yeni Kozu Aksolotllar”, www.webtekno.com/bilim-haberleri/turk-bilim-insanlarinin-kansere-karsi-yeni-kozu-aksolotllar-h9159.html