Aralık 2023 Kitap Tanıtımı Yusuf Metin

Leonardo da Vinci’nin Düşünme Tarzı

Michael J. Gelb tarafından kaleme alınan Leonardo da Vinci Gibi Düşünmek, insanlık tarihindeki en önemli sanatkâr ve mucitlerden birinin zihnî dünyasına ışık tutan bir eserdir. Bu kitap; da Vinci’nin harikulade kabiliyetlerini ve sanat, bilim ve mühendislikte üstün bir performansa nasıl ulaştığını gözler önüne sererek onun sıra dışı düşünme tarzını açığa çıkarıyor. Eserde İtalyan dâhinin tefekkür usulünü yansıtan yedi prensipten bahsediliyor.

Merak

Da Vinci’nin dehasının merkezinde, dünyaya ve hayata dair doyumsuz bir merak yatar. Eşya ve hadiseleri keşfetme arzusu ve ilim aşkı âdeta sınırsızdır. Merak prensibi, fertleri soru sormaya, yeni tecrübeler edinmeye ve kâinatta sergilenen güzelliklere, yani İlahî sanat eserlerine karşı açık ve dikkatli olmayı teşvik eder. Merak hissini besleyen insanlar, sürekli olarak ufuklarını genişletebilir ve hayatta tecelli eden hakikatleri daha derinden idrak edebilirler. Gevşekliğe düşmeden sürekli öğrenme gayreti içinde olmak, insanın dünya hayatındaki kemâli için zarurî bir düsturdur.

Tecrübe

Da Vinci, tecrübe ve gözlem yoluyla öğrenmenin, sadece teorik bilgiye dayanmaktan daha önemli olduğuna inanır. Bu prensip, tecrübe edinmeyi, deney yapmayı ve hataları birer öğrenme fırsatı olarak kabul etmeyi vurgular. Eşya ve hadiselere müdahale eden ve bildiklerini uygulayan fertler, bir içgörüye ulaşabilir. Tecrübe ve tahkik yoluyla mevcut bilgileri test etme ve hatalardan ders almaya hazırlıklı olma, hür düşünme ve ömür boyu öğrenme için şarttır.

Hissetme

İtalyan ressam, mucit ve mühendis; dünyayı gerçekten anlamak için duyularımızı keskinleştirmenin önemini vurgular. Bu prensip, hislere dair şuuru artırarak görüntülerin, seslerin, tatların, dokuların ve kokuların özünü yakalama yeteneklerini geliştirmeyi teşvik eder. Hissetme konusunda daha dikkatli olmak, gözlem yeteneğini geliştirebilir ve yeni ilişkileri keşfetmeye yardımcı olabilir. Saper vedere (bakmasını bilmek) Da Vinci’nin vecizelerinden biriydi ve muhteşem çalışmalarının köşe taşıydı.

Belirsizliğe Tahammül Etme

Bu prensip, muğlak konularda sabırlı olmayı teşvik eder. Da Vinci’nin eserlerindeki ışık ve gölgeyi bir araya getirme ustalığı, disiplinler arası sınırların dinamik bir yapıda olması gerektiğine inandığını gösterir. Bu ilke, problemlere bütüncül bir yaklaşım geliştirmeyi, zahiren bağlantısız kavramları birleştirip sıra dışı düşünmeyi geliştirebilir.

Sanat ve Bilim

İtalyan hezârfen, sanat ile bilimi bir araya getirmeyi de başarmıştır. Onun için bu iki yaklaşım, birbiriyle çelişmeyen, aksine birbirini tamamlayan gerçeklerdir. Bu ilke, estetik çalışmalarla bilimsel titizliği birleştirmeyi teşvik eder; böylece insanlar konulara farklı açılardan yaklaşabilirler. Estetik ve mantığı bir araya getirerek şekil ve işlevi kapsayan yenilikçi çözümlere ulaşabilirler.

Beden ve Zihin

Leonardo da Vinci, zihin ile beden arasındaki bağlantının farkındadır. Bu başlık; egzersiz, dengeli beslenme ve uyku düzenine dikkat ederek beden sağlığını korumanın önemini vurgular. Beden sağlığı yerinde olan kişilerin zihinleri de daha iyi çalışmaya hazırdır.

Da Vinci, beceri gerektiren işlerde her iki elini de rahatlıkla kullanırdı. Sağ eli ile bir at nalını bükerdi. Koşmakta olan bir atı dizginlerinden tutup durdurabilirdi.

Bağlantı

Da Vinci’nin hayat felsefesinin merkezinde, evrendeki her şeyin birbiriyle bağlantılı olduğuna dair bir inanç vardır. Bu prensip, insanları her şeyin birbiriyle bağlı olduğunu fark etmeye ve çokluk içinde birlik hakikatinin şuuruna ermeye teşvik eder. Farklı gerçekler arasındaki ilişkileri idrak eden fertler, daha bütüncül ve empatik bir perspektif geliştirebilir; böylece daha makul ve etkili eylemler gerçekleştirebilirler.

Hayatında bu düsturları tatbik eden İtalyan dâhi, sadece Mona Lisa gibi bir şaheser vermekle kalmamış, çizimleri, not defterleri, anatomi ve fizyolojiye dair çalışmaları ve mühendislik sahasındaki icatlarıyla Rönesans’ın hezârfeni unvanını kazanmıştır.

Leonardo da Vinci Gibi Düşünmek, bir Rönesans dâhisinin zihnine yapılan dikkat çekici bir yolculuktur. Kitapta ele alınan prensipler, sıra dışı düşünme yeteneklerimizi geliştirmek, vizyonumuzu genişletmek ve hayata farklı perspektiflerden bakabilmek için önemli kriterler sunar. Yaratılış kanunlarına uygun olan bu prensiplere dikkat etmek, bazı kabiliyetlerimizin gelişmesine katkıda bulunabilir.

Da Vinci’den ilham alarak hayatın planlanmasına yardımcı olabilecek bazı sorular:

  • İnsanlar: En çok kimlerle olan ilişkilerime önem veriyorum? İlişkilerimde nelere dikkat etmeliyim?
  • Kariyer: Fıtratıma uygun mesleğim ne olmalı?
  • Finans: Gaye ve önceliklerimi gerçekleştirmem için ne tür kaynaklara ihtiyacım var?
  • Ev: İdeal yaşama ortamım nasıl olmalı?
  • Eşyalar: Hangi eşyalara önem veriyorum?
  • Maneviyat: Allah’la nasıl bir ilişkim var? Kulluk şuurumu nasıl geliştirebilirim?
  • Sağlık: Beden, zihin ve ruh sağlığımın nasıl olmasını arzu ediyorum?
  • Dinlenme: Bana en çok rahatlık ve huzur veren şeyler nedir?
  • Hizmet: Başkalarına ne tür hizmetler vermeyi hayal ediyorum?
  • Seyahat: Nerelere gitmeyi planlıyorum?
  • Öğrenme: Eğer istediğim her şeyi öğrenebilseydim, bunlar neler olurdu?
  • Kişilik: Ne tür bir insan olmak istiyorum? Hangi karakter özelliklerimi geliştirmeye niyet ediyorum?

Leonardo da Vinci’nin diğer iki vecizesi ise şu şekilde:

“Çok şeye sahip olan, kaybetmekten çok korkar.”

Amor vincit omnia.” (Sevgi her şeye galip gelir).

Kaynak: Michael J. Gelb, How to Think like Leonardo da Vinci, New York: Dell, 1998.