Tost makinesi ile imanın ne alakası var? Diyeceksiniz fakat birgün böyle bir soru ile karşılaşsanız nasıl cevap verirdiniz? Ben de veremedim ilk başta, sizin gibi.
Evet, Ahmet bey bana bu soruyu sorarken anlamlı anlamlı da başını sallıyordu. Ben cevaplayamayınca devam etti:
Çok zeki ve çalışkan bir kızımız vardı, Ayla. Sınıf birincisi ve lider karakterli. Kızımızın öğretmenlerle de öğrencilerle de arası çok iyiydi. Ayla’nın kafasında inançla ilgili birçok soru vardı. Aile çevresinden aldığı bilgiler ve kültür onu farklı düşüncelere yönlendirmişti.
Sınıf öğretmeni Fatma hanım bir gün öğrencilerini başka bir şehre geziye götürdü. Trenle gidildi ve yol yaklaşık 12 saat sürdü. Ayla ve iki kızımızı da kendi kompartımanına alır Fatma hanım. Tabi bir de tost makinesi. Ayla’nın tostu çok sevdiğini bilmektedir. Tren hızlanarak hareket eder, yolculuk başlar. Dört kişilik kompartmana yerleşilir, çay ve tostlar hazırlanır. Tost makinesi kızdıkça sohbet de ısınır yol boyu. Tostların ve çayın ardı arkası kesilmemekte muhabbet de koyulaşmaktadır. Ayla’nın aklına takılan bütün sorulara cevaplar verilir. Tost ekmeği arasındaki peynir eridikçe Ayla’nın düşünceleri de erir. Trenden indiklerinde Ayla artık başka Ayla’dır, çok mutludur, sorularına cevap bulmuştur. Fatma hanıma çok teşekkür eder. Mutluluktan gözleri yaşarmış bir şekilde tost makinesini paketlemeye çalışan Fatma hanım ise sessiz sessiz şükretmektedir.
Hadiseyi dinleyince cevabı buldum dedim Ahmet beye. Hocam ‘tost makinesi ile iman arasındaki ilişki, Kayseri mantısı ile iman arasındaki irtibat gibidir’ dedim. Bu sefer de Ahmet bey şaşırmış, hele anlat bakalım demişti.
Ben de anlattım: Amerika’daki bazı dostlarımız bir grup Amerikalıyı Türkiye’ye geziye getirir. Kayserili arkadaşım Mustafa da misafirlerden birisini, Michael’i alarak memleketini gezdirmeye ve ailesiyle tanıştırmaya götürür. Annesini arar ve Amerikalı bir misafir getirdiğini haber verir. Tabi Kayseriliye misafir gelirse mantı yapılır. -Eskisi gibi bir kaşığa 40 tane sığmasa da Kayseri mantısı başkadır.- Eve gelinir, tanışma yapılır, bu arada yemek de hazırlanmaktadır. Annesi odaya girip çıktıkça Michael’in sürekli ona bakması Mustafa’nın dikkatini çeker. Bu arada öğle ezanı da okunmaktadır. Allahu ekber, Allahu ekber… Michael bu sesin ne olduğunu sorar. Mustafa ezanın mahiyetini anlatır. Micheal çok şaşkındır ve gece gelirken gördüğü rüyayı anlatmaya başlar. Rüyada Mustafa’nın annesini görmüştür. Annesinin sürekli olarak ezanda geçen ‘Eşhedü en lâ ilâhe illallah, Eşhedü enne Muhammeden Resûlullah.’ kısmını kendisine tekrarladığını söyler.
Mustafa annesini çağırır ve olan biteni anlatır. Bunun üstüne annesi; oğlum sen misafir getiriyorum deyince ben de mantı yapmaya karar verdim. Gelen misafirin Amerikalı olduğunu düşünerek her bir mantıyı büküşümde ‘Ya Hadi, Ya Hadi’ diyerek hidayet bulması için dua ettim, der. Bu hadise Michael’e tercüme edilerek anlatılınca çok duygulanır ve müslüman olur, artık o Mikail’dir.
Daha sonra Ahmet bey şöyle devam etti. Evet, tabiki tost makinesi ya da mantının imanla direkt bir ilgisi yoktur. Fakat kalpteki iki kuvvetten (melek ve şeytan) meleğin tarafını destekleyip galip gelmesi için bir araçtır.
İmamı Gazaliye göre: Bu iki kuvvet, şeytandan gelen vesveselerle, melekten gelen ilhamlardır. İnsan her ikisine de meyillidir.
“Evet! Kalpler, Rahman’ın iki parmağı arasındadır. Onları istediği gibi çevirir.” (Tirmizî, Kader 7)