Yazar: Hakan Safyürek
Risale-i Nur’u okurken ‘Nur’dan gözlerinizin kamaştığı; ‘Pırlantalar’ın ses ve sayfalar arasında ‘Ledün’ yolcuğuna çıktığınızda da, o haberleri verilen ‘Kutsiler’ arasında olabilme özlemiyle yanıp tutuştuğunuz eminim çokça olmuştur.
Bu ışıltılı inci-mercan şahseserlerin hakkını teslim etmek, obje-suje ilişkisi açısından zorlardan zor bir durum olsa da; bu eserlerin okunması, dinlenmesi ve anlaşılması için gayret edilmesi, bu kadar nimeti verene vefa, minnet ve şükran olacaktır.
Erbabı bilir; bu eserlerin ortak yanı okuyana ‘Rehber’ olmasıdır. İster yol güzargâhına, isterseniz ötelerin ötesini ‘Nur’landırmaya, isterseniz de ‘Hidayet’e erme’ye…
Bir basit dijital arama neticesinde hem nurlarda, hem pırlantalarda ‘Rehber’ kelimesinin tevafuk olarak birbirine yakın sayılarda çıktığını gördüm. Nur’larda 246, Pırlantalarda 242… Bu türlü durumlara Bediüzzaman;
‘’ böyle azim yekunlardaki tevafuklarda küçük küsuratlar ve küçük farklar zarar vermez ‘’ buyurmaktadır.
Bu iki tatlı su kaynağının (menhelül azbil mevrud) tek ortak derdi var demiştik : Rehber ve Rehberlik. Eski dildeki şekliyle bunlara ‘lazım-ı gayr-i mufarık’ diyebiliriz yani birisi ötekisiz olmaz.
O (sallallahu aleyhi vessellem)
İnsanlığın iftihar tablosu, âlemleri yüzü suyu hürmetine yaratılmış, varlık sahnesinde yaratılmış her şey içerisinde Allah’ın ‘en çok sevdiği’ Habîb-î Edîbi; görünen değil, bütün Kainatın Efendisi Hz.Muhammed (sallallahu aleyhi vessellem)… Evet O, bir rehberdi.
Nur eserlerlerine sathî nazarla dahi bakacak olsanız, ya direk ya dolaylı olarak ‘Rehber’ kelimesinin hep O’na atfetildiğini görürsünüz. Gelin adeta şiir kokan tamlamaları hatırlayalım:
Rehber-i Ekmel : En mükemmel rehber ve yol gösterici
Rehber-i Ekber / Rehber-i A’zam : En büyük rehber ve yol gösterici
Rehber-i Mutlak : Sınırsız rehber. her şart ve durumda şaşmaz yol gösterici
Rehber-i Kemalât : Üstünlüklerin, takvanın, yüce sıfatların yol göstericisi
Rehber-i Saadet : Saadet, huzur ve mutlak kurtuluş yolunun göstericisi
Risale-i Nur’da; ‘rehber’in neden zaruri olduğu, neden ‘rehbersiz’ olamayacağı, ‘rehberliğin’ bir Peygamber tavrı ve amacı olduğu izah ve ispat edilirken; Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendinin pırlantalarında bu olgu, aynı zaruretiyle birlikte izah edilmesinin yanında; böylesi bir asırda nasıl ‘Rehber’ olunabileceği ve nasıl ‘Rehberlik’ yapılabileceği izah edilmekte ve bunun nasıl realize edileceği de örnekleriyle gösterilmektedir.
Hocaefendinin eser ve sobetlerinde geçen; pırlanta misal ‘rehber’ tamlamalarından sadece bir kısmı:
Yüce Rehber
Önemli Rehber
Yanıltmayan Tam Bir Rehber
Tek Kudsi Rehber
Rehber Zekâlar
Rehber Ruhlar
Gönülde Rehber
Her Düşüncesi Rehber
Burak ve Rehber Olmak
Kutlu Rehber
Hakiki Rehber
Rehber-i Küll
Topluma Rehber
İnsanlığa Rehber
Ârif Rehber
Mâhir Bir Rehber
Rehber Olarak Arz-ı Endam Etme
Rehber ve Rehnümâ
Rehber Öğretmen
Yol Aydınlatan Rehber
Hocaefendinin yazılı eserlerinde ve 14 Asır öncesinin ızdırab ve iniltilerinin adeta günümüzdeki izdüşümü hükmündeki vaaz ve sohbetlerinde, ‘Rehber’ olgusuna sıklıkla ve adeta intizâr edercesine vurgular vardır. Büyüğümüzün günümüz şartlarında bu olguya yüklediği anlam pek manidardır.
Bin kelimeye kadar sabrı olan okuyucuya Hocaefendinin ‘Rehber’ ve ‘Rehberlik’ anlayışını aktarmaya çalışmak, câhilane bir iddia olur. Sadece bazı tasarruflarla, cahilliğimin de cesaretine sığınarak, konuya ayrıntı vermeye çalışayım:
Hocamıza Göre ‘Rehber’;
YOLCUDUR
Rehber; etrafını adeta cennet bahçesine çevirendir. Ama buna vesile olabilmesi sürekli ‘yolcu’ olmasına bağlıdır. Sürekli yer değiştirir. Hayatının sonuna kadar ‘göç’ eder.
DUR DURAK NEDİR BİLMEZ
Rehber; küheylanlar gibi çatlayıncaya kadar koşar ve durmaz. Adeta ‘hizmet’ ettiği yeri velveye verir, stepler aşar hatta gerekirse kandan irinden deryalara dalar…
KAYIP DEĞERLERİ BULAN KEŞŞAFTIR
Aşkı, imanı, polat iradeyi, İslam kültür mirasını ve yönlerini şaşırmış bir millete ve bu milletin ‘genç’ nesline bir kurtarıcı ve kayıplarını kendisine gösteren, aşkla ve muhabbetle muhataplarını ikna eden bir ‘keşşaf’tır.
ÖĞRETMENDİR, ÜSTADDIR
Rehber; uhdesindekilerin doğumlarından ölümlerine kadar, hayatlarını şekillendirir. Kader programlarına şekil verir, risk alır; ahlâk ve karakterlerini yüceltir ve onlara ‘ebediyyet’ şuuru aşılar. Bu haliyle ‘rehber’ yeryüzünde kendisine denk başka bir varlığı olmayandır.
HERKÜLDÜR
Rehber; Bediüzzaman-vâri, hem maddi-manevi, hem de dünyevi hem uhrevi ‘feyiz’ ve faydalarından vazgeçmiş yüce kamettir. Tavrını milim değiştirmeyecek, ‘neslinin ateşlerde yanıyor’ olmasına mukabil basit dünyanın pasına, isine, arabasına, evine, rahatına, ‘coin’larına, zevkine beş para pirim vermeyecek bir ‘Herkül’dür o. Bu hakikat, birkaç mühim cümleyle şöyle özetlenir:
‘’…maddi-manevi füyûzât hislerimi feda etmeseydim, iman hizmetinde bu büyük manevi kuvveti kaybedecektim. Ben maddi ve manevi her şeyimi feda ettim, her musibete katlandım, her işkenceye sabrettim.’’
YILDIZDIR
Gecenin karanlığında yol bulduran, yönlerini şaşıranlara bir kutup yıldızıdır rehber.
DONANIMLIDIR
Rehber; varıp uğradığı, göç ettiği, farklı kültürlerle hem dem olduğu zamanlarda çıkabilecek bütün sorun ve problemlere karşı tam donanımlıdır. Aksi halde nakavt olacaktır.
VİCDANI GENİŞTİR
Bulunduğu kültür ortamını ve halkın nabzını iyi analiz edebilen ‘rehber’; eşya ve hadiselere bütüncül bakabilen, muhataplarını ‘ama’sız kucaklayabilen, istişare sahibi, engin vicdanlıdır.
MÜRŞİTTİR
Rehber; müşkilatları hal yoluna koyar, her soruya ya cevap verir veya cevap bulur, muhatabının ‘’ârâf’ta kalmasına müsaade etmez ve her problemi çözer.
KUR’AN VE SÜNNET ONUN TABİATIDIR.
Kur’anı ve Sünneti; bunların asrımıza bakan yönleriyle izahatta bulunan tefsirlerini yeniden ele alabilen, içine sindiren, ve bunları adeta yedire yedire tabiatının ayrılmaz bir parçası/yanı haline getirir rehber.
HER REHBER BİR EKOLDÜR, CANDIR, KANDIR, RUHTUR…
Rehber ve temsil ettiği ruh; bulunduğu yerde çığır açar. Zamanla bu yol, bir okul, sonradan gelenler kitleler için yeniden yapılanma ruhunu üfleyen adeta bir ekoldür. Arkadan gelenler bu aydınlatıcı iklime sığınır, takip eder ve rehber; can olur, kan olur, ruh olur, onlarla beraber yaşar … Rehber yoksa; millet kadavralaşıyor, fikirler ise karbonlaşıyor demektir.
MELEKLERDEN FARKSIZDIR
Rehber insan; vahiyle beslenip semaviliğini koruması, kainat kitabı okumalarını yorumlayıp bunu marifete çevirebildiği sürece meleklerden farksızdır.
AŞIKTIR
Aşıkları coşturur, mâşukuna sevk ettirir. Her zaman dimdik ayaktadır ve ruhlara ‘sevgilinin‘ adıyla hayat üfler.
Asrımızın, Ehl-i Beyt katarı, dîdârı, Hocaefendinin bîhemta pırlanta deryasına açılıp, doydum demek ne mümkün! Yukarda ifade edilen edilen vasıflar; onun ilim deryasından kasır zihin kaşığıma dolanlardan ibarettir. Kuyu derin, ipim kısadır. Yoksa belki de, hem ‘Nur’ların hem de ‘Pırlanta’ların neredeyse belki her paragrafı ya bizzat ya da dolaylı olarak ‘rehberlik’ten bahseder.
O Abla, O Abi
Yukarıdaki cümle kurguları sönük dahi olsa, sizin de aklınıza o rehber ablanız/abiniz geldi değil mi? O, sizin için kendi hayatını istihkar eden; ailesini, dünyasını, ideallerini ve dünyalıklarını ertelemek zorunda kalmış olan; rehnümâ abla, rehber abi. Ne demek erteleme? Dünyalık fırsatları kaçırmış bir talihli dense sezâdır ona… Hayatının tam ortasına, sizin hayatınızı konumlandırmış o kutsi ruh. Bildiği kadarıyla amel eden, ama samimi; mütevazı ve mahçup olmasına rağmen çelik iradeli ve âlim, o masum çehreli genci hatırladınız değil mi? Hayatımızda adeta; CERN’in 100 metre altındaki Büyük Hadron Çarpıştırıcısı’nda açığa çıkan kıvılcım ve enerji benzeri bir tesirle kelebek etkisine sebebiyet vermiş , o ‘Nur’dan heykeller…
Ben de, henüz delikanlılık dönemimde tanıştığım o dört kişiyi unutmadım…! Cennet yamaçlarına Rahvan atlarını süren o 4 atlıyı…
Ümit edilir ki; nereden baksan 60 senedir, insanlarına hatıralarını süsleyen bu rehberlerin rehberliği, şimdinin nesillerinde inkıtaya uğramaz. Onların da ışık kahramanları olur, onlar da ışık kahramanları olur…
Yine O Masum-u Pâk’ın gönül iniltisiyle son bulsun bu yazı:
Dağa dayandı yollar; kesti önümü çöller,
Elimde solgun güller; pörsüyüp solsun mu dost!
***
Dipnot:
Emirdağ Lahikası
Risale-i Nur
Çağ ve Nesil 3 – s17
Age – s23
Age – s121
Çağ ve Nesil 1 – s 122
Kırık Testi – 17.1.11
Age
Yeni Ümit, Ekim 1993
Yeni Ümit, Temmuz 1999
Sızıntı, Eylül 1991
Emirdağ Lâhikası 2 – s 69