Yazar: Nurefşan Zeynep Kurt
Hizmetin ilk tohumları,
Ufukta bir diriliş,
Önden giden atlıların tezahürü.
Sanki bir memleket havası,
Yitik, kayıp diyarların çağrısı.
Yıllardır özlenen, aranan müesseselerin,
Buram buram kokusu burunlarda.
94’ten beri, 30 yılın emeği,
Son dönemin gözbebeği.
Sabar teyzenin kucağı,
Umudun yeşermesi,
Romanların neşesi,
İlklerin gayreti.
Aşkla gelenleri kucaklayan erlerin mekanı,
Bir masal, bir ütopya belki de.
Renklerin ve dillerin cümbüşü,
Yeni dünyanın kuruluşu,
Iflc’nin zuhuru,
Balkan ülkelerinin tezahürü.
Zulümden kaçan gençler,
Yardım bekleyen minikler.
Türkiye’yi kucaklayan memleket,
Mağdurlara evini açan millet.
Isimsiz ve mütevazi insanlar,
Bağrında cevher saklayan ahuzarlar,
Gidin denince durmayanlar,
Durmayıp küheylanca koşturanlar.
Dertli sineler, bağrı geniş erler,
Misafirperver ruhlar, mahcup yüzler.
Farkların marka olduğu nokta,
Buluşmalar hasret doruğunda.
Tanıdık simalar,
Kalubelaya dayanan dostluklar.
Olimpiyat birincileri öğrenciler,
Sahne arkasındaki çilekeş öğretmenler,
Kolay olmasa gerek bu muvaffakiyetler,
O yüzden onlar dua beklerler.
Zamanla boğuşmak, bir saate bin iş sığdırmak,
Çıldıran zamana pesetmeyerek meydan okumak.
Balkanların anne şefkati,
Romanya atan kalpten biri,
Anılır elbet gayri ihtiyarî,
Uhuvvet diyarı, asr-ı saadet timsali.
Esnafının samimiyeti,
Anıların yâdı, gözleri yaşarttı.
Zor günler, neşeli günler,
Bunlar Hakk’a adanmış gönüller.
Dünyanın dört bir yanında,
Çile, koşturmaca, bereket,
Gel sen de aktif sabret.
Ne idi onlara ışıltı veren,
İmanın nuru muydu simalardaki,
Yoksa gönüllerdeki aşk-ı mevla mı?
Asr-ı saadet ufkuna adım adım atarken,
Fütüvvetin nuru burunları sızlatırken,
Sahip çıktı gençlik bu hizmetlere,
Altın paye bildi bu yolu talebeleriyle.
Romanya ki bitmek bilmeyen bir öykü,
Daha niceleri ile dolu hicret yurdu.
Ha Romanya, ha Nijerya, ha Alaska,
Hicret, bitmek bilmeyen bir derya.
Kimilerinin duası, kimilerin rüyası,
Bu ufka erişme gayretidir asıl hülyaları