İnsanlığın İftihar Tablosunun (sallallâhu aleyhi ve sellem) getirdiği nur ile kâinattaki hareketler, değişimler ve farklılıklar; mânâsızlıktan, abesiyetten ve tesadüf oyuncağı olmadan çıkıp birer Rabbanî mektup, yaratılış âyetlerinin birer sayfası ve İlahî isimlerin birer aynası hâline geldi. Bütün âlem, hikmetli bir kitap gibi oldu.
İnsanı, hayvanların seviyesinin de altına düşüren hadsiz zayıflığı ve âcizliği, sınırsız ihtiyaçları ve onu bütün hayvanlardan daha bedbaht bir hâle getiren, hüzün, elem ve gam çekmesine sebep olan aklı, o nur ile nurlandığı zaman; insan, bütün canlı ve cansızların üstündeki bir mertebeye çıkar. O nurlanmış âcizliği, muhtaç hâlde oluşu ve aklı ile, gönülden yaptığı duaları ve niyazı ile yeryüzünde bir temsilci, hatta bir sultan olur.
Demek o nur olmazsa kâinat, insan, hatta her şey hiçe iner. Evet, elbette böyle göz alıcı bir kâinatta böyle bir zât lâzımdır. Yoksa kâinatın varlığının bir anlamı olmaz.