Söyleyebilirim değil mi?
Yoksa söylememeyi tercih edip anlamanı mı beklemeliyim?
İhtimal dahilinde değil diye düşünüyorum.
Bardağa doldurulan su taşar ya bir noktadan sonra çarnaçar.
İşte o taşan damlalar olsun bu sefer sözlerim.
Biraz dolambaçsız olacağım, umarım canın yanmaz zalim bey?
Sorumun anlamsızlığı bir kez daha canımı yaktı.
Bey mi desem hanımefendi mi?
Zulmün mucip sebebi olmadığı gibi zalimin de cinsiyeti yoktur değil mi?
Sahi sen kimlerdensin?
Deniz kendisine ateşten yorgan olandan mı?
Yoksa göklere erişen ateşi tutuşturanlardan mı?
Akıbeti ufacık bir sinekten olandan mı?
Yoksa korkudan uykuları kaçandan mı?
Senin de uykuların kaçıyor mu?
Başın yastığa düştüğünde akıyor mu gözyaşın?
Nasıl dayanıyorsun diye de soruyorlar bazen bana.
Ben de sana sorayım, nasılını değil ama
Dayandıkların tam olarak neler?
Alamut kalesinin sahte cennetinde ne sundular sana?
Ne istiyorsun tam olarak?
Çocukların kumbaralarındaki tüm para da senin olsa,
Babil’in asma bahçelerinde de otursan,
Bülbülleri ikna etsek, sadece senin ismini şakısalar,
Mecnun çölden dönsün, ona da tembihleyelim
Leyla yerine seni sevsin.
Sezai Bey’e de diyelim unutsun Mona Roza’yı, seni hecelesin mısra mısra.
Heykeltıraşlara sipariş verelim dört yana dikelim heykelini.
Bütün ressamlara da haber salalım bıraksınlar işi gücü, yalnız senin resmini çizsinler.
Kara kalem olacak lakin,
Alınmazsın değil mi?
Tarihe nasıl yazılıyorsa o renkte çiziyor bu ressamlar.
Asarsın her bir tarafa,
Asmayı da iyi bilirsin, kurdurduğun dar ağaçları az değil.
Tam olarak ne tatmin eder seni?
Gözünü ne doldurur?
Toprak doldursun diyeceğim de
Demek bana yakışmaz.
Ama demedim de sayma.
Ne o saydıkların?
Hiç zannetmiyorum ama senin mi onlar?
Parasını sayarken arkasını dönen cimriler gibisin.
Korkma, çalamaz kimse senden.
Ustanın eline su dökülmez ne de olsa.
Kasaya koy, sıkı sıkı sakla, kendince de iyi bir akla,
Hakkında tek söz edilmesini de yasakla.
Zaman tamam olunca
Cenazene gelir mi bilmem ama
Ben haber ederim imam efendiye.
Vasiyeti vardı, varlığımda gömün beni diye.
Cepli kefenin hazır mı?
Yanmaz(!) olanı da nereden aldın?
Şaşırtıyorsun beni, şaşkın seni.
Ne o elinden dökülen?
Elin mi kanıyor?
Yoksa kanına girdiklerine mi ait?
Hakkına, hukukuna…
Dur, nereye, daha bitmedi diyeceklerim.
Kan kaybından ölmezsin, korkma.
Dedim ya, kanayan sen değilsin.
Onlar kim?
Akrabaların desem, sana benzemiyorlar.
Tanıdıkların desem, seni yiyecekmiş gibi bakıyorlar.
Sevenlerin desem, seni değil varlığını seviyorlar.
Menfaat düşkünleri mi?
At bir kemik önlerine doğru.
Baksana gözü dönmüş bunların tamadan, hırstan, hasetten.
Bir de yoksunlar tamamıyla hacaletten.
Yoldaşların mı yoksa?
Sever bazılarınız yol yapmayı.
Gayya’ya giden yolu da mı siz yaptınız?
Kendi bindiği dalı kesen hikayesine benziyor aslında haliniz.
Siz diyorum çünkü tek değilmişsin.
Bilseydim baştan değiştirirdim hitabımı.
Hitabetin de iyi diyorlar.
Önündeki ekran da ne? Ne yazıyor orada?
Oku bakalım, ne tepki verecek yoldaşların?
Baksana alkışlamaktan elleri de yorulmuyor bunların.
Ötesini de söyleyeceğim.
Ötede herkese veriyorlar bu ekranlardan.
Herkes kendi ekranından izliyor kendi filmini.
Yazanı da kendisi yöneten de.
Bak, yoldaşların ellerini ısırıyorlar pişmanlıktan.
Arkalarını dönüp kaçıyorlar senden.
Baksana birbirlerini suçluyorlar durmadan.
Pek sıcak değil mi?
Su mu? Bak şurada nur gibi parlayan insanlar var.
Orada dağıtılıyormuş su.
Dur! Ne yapıyorsun?
Sıraya gireceksin, bitti saltanat.
Ben aldım, vermediler mi sana?
Gölge mi? Oraya da herkesi almıyorlar.
Cebindekiler para mı? Geçmez burada onlar.
Dikkat et haşhaşların döküldü.
Bak ip getirdiler, uzat bacağını.
Yok, onlarla beraber olmaz. Herkese ayrı ayrı var ip.
Bitti artık yoldaşlık.
Sol tarafına dön.
Bak geldi kitabın.
İyice oku. Okumayı iyi bilirsin.
Canına okudukların az değil.
Yollar burada ayrılıyor zalim.
Burada kalsın tüm bu mezalim.
Senin değildi zaten hiçbiri.
Gelir alır şimdi asıl sahipleri.
Bu defa uzun dedim denilmesi gerekeni.
Lakin ben de severim Yunus gibi söylemeyi,
Çok uzatmadan hakikati demeyi.
Ötesini söyledik affola.
Zalimin sonu budur başka ne ola.
İmhal eden ihmal etmez, asıl parola.
Duamız odur, sonumuz hayrola.