Yazar: Hakan Safyürek
Turizm Rehberliğiyle; Hizmet hareketinin ana umdesi ve temel varlık gâyesi hükmünde olan ‘Rehberlik’in benzerliğini hiç düşündünüz mü? Sadece isim değil, misyon ve metot noktasında dahi bir hayli benzerliği olan iki alandan bahsediyorum. Gelin beraberce bu mukayesemin üzerinde düşünmeye başlayalım.
Indeed Editorial Team’in hazırladığı ve Avustralya haberlerine dahi konu olan; ‘ Dünyanın En Mutlu 18 Mesleği ‘ sıralamasında, aldığı maaş son sıralarda dahi olsa listenin 1. Sırasında Turizm Rehberliği yer almaktadır. Haberi yapanla email üzerindende tanışma fırsatı bulduğum araştırma yazısında bu mesleğin tercih sebebi olarak; seyahat etme, insanlara yeni yerleri tanıtma, yeni yerlerin keşfi ve insanlara hizmet gibi sebepler anlatılmaktadır.
Hayli zamandır zihnimde hazırladığım her iki Rehberlik şeklinin benzerliklerini, bu haberle karşılaşmamı da fırsat bilerek yazmaya karar verdim.
Turist ve Rehberi
Öncelikli olarak, bazı kavramlar üzerinde durmak isabetli olacaktır. Turist; gezmeyi arzu ettiği yerlere yabancı olan, ama bir yandan da insan olmanın gereği de gezmenin ve yeni yerleri tanımanın heyecanını taşıyan kişidir. Buna göre Turist yeni şeye açtır, bazen farkında olarak bazen da olmadan bu istekle donanmıştır. Gezmeye istekli olmasının yanında, gezmenin bedeli olarak da masrafı karşılayacak maddi durumunun olması şarttır. Gezmeye, seyahate ve iletişime mani bir kısım maruzatlardan hâli; yani vasıflı turist olması, olmazsa olmazlar arasındadır.
Turist, bu ihtiyacının temini için en yaygın şekliyle bir ‘Rehber’e ihtiyaç duyar. Başvurduğu şirket; Turistik geziye azmetmiş yolcunun gereksinimlerine en uygun rehberi bilir ve temin eder. Bu yönüyle Turist ve Rehber biribirlerinden bağımsız bir buluşma tesis ederler.
Aynı yeri gezecek ve yaklaşık olarak da aynı özellikleri taşıyan yolcu grubuna bir rehber tavzif edilir. Bu rehber bu grubun yolculuk boyunca her türlü ihtiyaçlarını karşılamaya müsait ve donanımlıdır. Rehber ve yolcu güven tesisi tamdır, zira şirkete hatırı sayılır bir ödeme yapılmıştır, ve şirket aksine ihtimal vermeyecek derecede itibarlı ve meşhurdur.
Yolculuk Ve Hayret
Rehberin en büyük vazifesi, Turistik seyahata azm-ı râh etmiş yolcuları hayretten hayrete düşürmektir. Turist ve Rehber arasındaki ilişkiyi madde madde yazmak pek mantıklı olacak gibi:
- Rehberin bilgisi ve yol becerisi, ilk defa yola çıkmış yolculardan her zaman daha fazladır.
- Rehber; gidilen şehirlerdeki tarihî ve anlamlı her yer için görülenin ve tahmin edilenin ötesinde bilgi hüzmeleriyle yolcuları hayrette bırakır.
- Turistler, gidilen her yeni menzilde rehberin etrafında hale olurlar. Dikkatle dinler, not alır, sorur sorar, ve her soruya tatmin edici cevap alırlar. Tarihî mekanın; tarihçesi, şahit olduğu olaylar, mimarisi, ve belki de yüzyıllarca hizmet verdiği faaliyetlerin kapsamı dinleyiciler arasında hayret uyandırır.
- Rehber; sanat müzelerindeki sergilenen resimlerin ressamları hakkında bilgi verirken, turistlerden resme daha da yaklaşmalarını ve tuval üstündeki anlamlı fırça darbelerini yakalamalarını ister. Obje ve suje kavramları anlatılır. Aslında görünenin dışında, sanat eserinin üzerine yoğun im’an-ı nazar edilmesi sonucunda görülmeyen detaylar ve anlamlar müşahede edilir. Sanat ve sanatçı arasındaki ilişki anlatılırken, resimden yavaş yavaş uzaklaşan ziyaretçiler kendilerini birkaç dakika öncesinden daha farklı olduklarını hisseder.
- Yolculuk boyunca, yolcuların tabi ihtiyaçları da sarf-ı nazar edilmez. Alışveriş, yemek – içmek, uyumak, dinlenmek, hatta eğlenmek ve bazen acil durumlara hazırlık da ‘Rehber’in uhdesindedir. Buna göre bunların en iyi icra edileceği yerleri rehberimiz bilir. Rehber’e güven tamdır. Bunların yapılacak olması geziye mani teşkil etmez.
- Yol’un Rehberi; yolculara, kaba-saba, bir müşteri, ariyetten bir meşgalenin mecburi ilgilileri veya aldığı maaşının asıl sebebi olarak bakamaz. Bu, konsantrasyonunun bozulmasına sebeptir. Bilakis rehber; yolculuk boyunca, saygı-sevgi televvünlü, hanım-bey hitaplı, her birerlerinin isimlerini bilen, candan-gönülden bir arkadaş edasında olmak zorundadır.
- Rehber, herkesin alelade bildiği ve önünden her gün anlamsızca geçtiği bir mekanda adeta şov yapar. Etrafında hâle olmuş, ağzından çıkacak inci-mercan sözlere kulak kabartan bilgiye aç yolcular; Rehberin gürül gürül ve konuştuklarından emin ifadeleriyle adeta tarihte yolculuğa çıkar. Tarih, zaman, mekan başka bir buuda geçer dinleyenlerin zihninde. Rehber, her haliyle hayret uyandırır. Şirket ne de güzel eğitimden geçirmiştir bu yol göstericileri, hayrettir, ne de imrenilesi şeydir bu…!
- Rehber aynı zamanda emin bir emanetçidir. Yola onunla revân olanlar, hem yol emniyetlerini hem akıllarını ona emanet etmişlerdir. Rehber emindir.
- Her durakta veya her mekanda rehberin değişmesi kabul edilebilir bir şey değildir. Bu durumda şirketin itibarı bundan zarar görecek, yolculuk sonunda da turistlerin yanına yorgunluk memnuniyetsizlik dışında bir şey kalmayacaktır. Şirket bir yolculuk karşılığı, başlangıçtan bitişe kadar hedefli ‘Rehber’ tayin etmiştir. Aksi hâl makul olmadığı gibi hem yola, hem şirkete, hem gezilen yerlere karşı bir tahfife ve tezyife sebebiyet verebilir bu düşüncesizce durum.
- Rehberin her menzilde, mekanda ve durakta vereceği bilgiler; komprime, hazmedilmiş ve ispatı da içinde olan kalpleri ve kafaları da ikna edecek surettedir. Sözgelimi; Bir Amsterdan gezisinde, Van Gogh müzesinin önünden geçerken, içine girmeyip, kapının dışından 1888 yılında ruhunun ilhamından sökün etmiş ‘ Café Terrace at Night ‘ eserinden üstün körü bahsedip yoluna devam etmek, yolcularda ‘rehber’e olumsuz düşüncelere, nihayetinde de ilgili sanat eserine karşı da ilgisizliğe sebebiyet verecektir. Zira belki de; o müzenin önünden bir daha geçme ihtimalleri olmayacaktır. Fakat rehberimiz; ‘Café Terrace at Night’ eserinde tuvalin üstündeki ‘Naif’ sanatın inceliklerinde seyahate başlasa; burada Van Gogh’un büyüleyici sanatından dem vursa, resimde siyah hakim tonlar olsa da siyah rengi hiç kullanmamış olması işlense, perspektif ve hakim ufuk çizgisi noktasında resmin benzerlerinden nasıl ayrıldığını anlatsa, izleyiciler ser mest olacak; eserden müessire muhabbet ufkuna çıkacaklardır.
- Yolcuların ellerinde, yolculuğun başından sonuna tanımlı, güzergâh açıklayıcı; rehber olmadan çok az şey ifade eden broşürler verilmiştir. Rehberin hâl ve diliyle birleşince, eldeki broşürlerin de dili açılacak, yolculuk sonrası her hatıra geldiğinde bu broşürler tekrar be tekrar açılıp hatıralar yâd edilecektir.
Hakikatin Yüzü : Rehberlik
Üstteki ifadeleri temsil-i bir hikâyecik şeklinde kabul edecek olursak; Bediüzzamanın enfes tabiriyle şöyle devam edebiliriz : Eğer temsili fehmettinse, bak, hakikatin yüzünü de gör :
İşte o şirket ise Hizmettir. Bu şirketin tek ve en yüce gâyesi, rehberleri ve rehberliğidir. O rehber ise, uğruna gönül verdiği hizmeti adına, hizmeti için ‘Rehberlik’ vazifesini hayatının gayesi saymış Hizmetin mûtena adanmış ruhudur.
O yolcular ise, ‘Rehber’in uhdesine (emanetine) verilmiş ilme, aşka, iştiyaka ve sevgiye muhtaç ‘Gençler’dir. Yol ise; belirli bir süre ve belirli hedefler çerçevesinde rehber-genç birlikteliğidir. Hem o broşür ise; güzergâh emniyeti sağlayan, Risale-i Nur eserleri ve Pırlantalardır.
Hem o yolculuk ise; masumiyet ve saflık döneminden başlayıp, ergenlikle devam eden, olgunlaşma döneminde kadar ki, gencin hayat serüvenidir. Yolculuk boyunca ziyaret edilen yerler ise; kainatın mucizevi sayfaları ve bu sayfalar arasındaki eşya ve hadiselerdir. Müzelerdeki resimler; mikro alemden makro aleme Allah’ın; kullarının nazarlarına arz edilmiş kudretinin şahitleri sanat eserlerinin tamamıdır.
Okuyucuların ‘Ârif’lerden olduğu düşünüldüğünde, konuya yine Bediüzzamanın dilinden bir nihayet vermek elzemdir : ‘ Daha sair cihetleri sen kıyas eyle; hakikati, temsile tatbik et. ‘
Yukarıda basit örnekleme yöntemiyle izahına çalışılan ‘Soluklarına Hasret Rehber’i, günümüz ihtiyaçları noktasında Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendinin saflardan saf kalbinden südûr eden kusursuz tarifine bırakalım:
‘’ Ah, o aldatmayan rehberler! O özleri sâf, kalpleri aydın, başları yüce şâhikalar gibi heybetli ve dumanlı, içlerinde binbir ızdırabın boy gezdiği yüce rehberler! Ufkumuzun karardığı, kaddimizin büküldüğü ve binbir müşkülün altında ezildiğimiz şu günlerde, onlara ne kadar hasret ve ne kadar iştiyak içindeyiz!.. ’’