Yazar: Ahmet Oğuz
Söyleyeceğim ona, gelsin dünyaya.
Atsın eğnine bedeni, kuşansın hissiyatı,
Kapılsın zaman denen alevli sele,
Gelsin ve çalsın kapısını büyük hasretin,
Duysun tadını ışığın ve buğdayın.
Arasın kapı kapı ne varsa yitirdiği.
Çetin bilmecenin düşsün yoluna,
Ve tanıklık etsin bir gülün soluşuna.
Söyleyeceğim ona, gelsin dünyaya.
Eğilsin meftunuysa serencamına.
Gelsin ve çözsün
Kör düğümünü ömrün.
Duysun kaygıyı, tatsın acıyı,
Ersin sırrına özündeki cevherin.
Gelsin ve gözleriyle görsün
Olacak olanları.
Yerden baksın mizacına, zira,
Sığmaz hayale dünyadaki macera.
Söyleyeceğim ona, gelsin dünyaya.
Beşiği olduğunu bu yerlerin,
Bir fideyle binler meyvenin.
Gelsin ve sürsün izini,
Ne düşmüşse payına.
Her neyse umduğu,
Umanın umduğunu bulduğu.
Gelsin ve varsın farkına
En insani derinliklerinin.
Ersin bilincine ne tür ihtirasların
Boy boy hisleri dize getirdiğinin.
Söyleyeceğim ona, gelsin dünyaya.
İmbiğinden sınanmaların
Gelsin ve geçsin bin bir defa.
Güvercin yahut engerek,
Seçsin yolunu, yüzleşsin.
Gelsin ve insin meydana,
Ne varsa uğrunda,
Değer gördüğü kavgaya.
Söyleyeceğim ona ölesiye,
Bu yerler olmadığını köyümüzün,
Ama ölümsüz olduğunu öykümüzün.