Merhaba Genç Çağlayan,
YouTube’daki röportajın denk geldi, seyrettim.
Bir zamanlar küçük bir çocuk idin ve yanlış hatırlamıyorsam adın Sızıntı idi.
Bilim veya “bizcesi” bir tabir ile ilim ile dinimizin, imanî hakikatlerin buluştuğu bir dergi idin. 1979’un başında doğmuştun. Asırlar aşan hakikatlerin doğumu, yetişmesi de değerine göre olur. Sen de 42 sene sonra, başka ülkelerde, bize Genç Çağlayan olarak ses verdin.
Ülkeler çok, insanlar farklı, kültür ve inanışlar ayrı ayrı. Anlıyorum ki sen önce kendi ruh dünyamıza verilen zararları tamir etmeye ve insanımıza yeniden ümit aşılamaya çalışıyorsun. Elbet bugünler zor ve çetin, sevenler sevdiklerinden uzakta.
Bizi bu gurbette bir araya getiren bir maya var. Hepimiz birbirimizin yaralarına sözümüzle de olsa merhem olmaya çalışıyoruz. Konular çok, hakikatler sonsuz, sen genç bir fetasın. Her büyük davanın etrafında “Önce gençler vardır.” diyordu bir vaazında kendini insanlığın gülmesine adamış kâmil insan.
Sizler de bu yeni doğumun sancılarında dert ortaklarısınız. Bu kez dünyaya açılım sayılabilecek bir doğumun ızdırabını, belki de en çok ülkemizde, medrese-i Yusufiye’deki mağdur kardeşlerimiz çekiyor, biliyoruz. Bu ızdırabı hissetmeye devam edip aynı zamanda yeni bir ümit olmaya çalışan Genç Çağlayan ekibine çalışmalarında kolaylıklar ve başarılar diliyorum.
Gençlerin fikir dünyaları her zaman daha üretkendir diyebiliriz. Gençlerin hayal gücü daha zengindir. Onlar daha kolay bağlantı kurabilir ve entegrasyon sağlayabilirler.
Hepimiz bir yolculuktayız ve bakış açımıza göre yorumlar yapıyoruz. Sizlerin de bir hikâyeniz oluşuyor. Gençlerin kendi iradelerinin üstünde bir sevk-i İlahî ile yaşadıkları ve yaşayacakları yeni ve güzel günlerde, yeni yazı ve eserlerde buluşmak temennisi ile…
Allah yaşlanmayı nasip etsin. 🙂
Süleyman Güzeldereli, Almanya
6 Ocak 2024