Yazarlık Atölyesi

Yazarlarımız ve okurlarımız için yazarlık atölyeleri düzenliyoruz. İnsicamlı metin inşası, mânâ akışı, mantık, üslup ve mesaj gibi konuları ele alıyoruz. Atölyelerimize davet ettiğimiz yazarların tecrübelerinden de istifade ediyoruz.

Genç Çağlayan 9. Yazarlık Atölyesi (4 Eylül – 25 Eylül 2023)

Katılımcıların birlikte yazdıkları bir deneme:

Kimim Ben?

Zehranur, Büşra, Sümeyye, Zeynep Sena, Esma, Ahsen ve Nil 

İnsanoğlu doğduğundan itibaren yeni bilgiler edinmeye başlar. Yaratılışı gereği çevresini çok dikkatli bir şekilde gözlemler ve olayları inceler. Sonrasında özgün çıkarımlar yapar. Bazen de başka insanlardan bilgiler edinir. Konuşmalar ve yazılar ona ilham verir. Öğrenme yolculuğu ölünceye kadar devam eder. 

Sık sık karşılaştığımız bir soru vardır: “Çok gezen mi bilir, yoksa çok okuyan mı?”

Belki de gezmek de okumak da dengeli bir şekilde yapılmazsa pek faydalı olmaz.Okumadan gezen, gördüklerinden fazla bir şey anlamaz. Sadece okuyan da öğrendiklerini tam olarak hissetmekte zorlanır, çünkü insan görerek, hissederek ve yaşayarak bazı sırları keşfedebilir. Okuyup gezen biri ise, kapalı bir kutunun anahtarına sahiptir, o kutuyu açıp asıl güzelliğini görebilir, sırlarına hâkim olabilir, gezip gördüklerini bilir ve öğrendikleri sadece bilgiden ibaret kalmaz, onu hisseder, ondan lezzet almaya başlar. Bir yemek tarifi düşünelim. O tarifin tüm malzemelerini, yapılış şeklini, hatta yapan aşçısını bilen biri, o yemeği hiç yapmamış, hatta hiç görmemişse, o yemeğin lezzetini ve güzelliğini hissedebilir mi? Peki bir yemeği görüp çok beğenen, ama içindeki malzemeleri, yapılış şeklini, aşçısını bilmeyen bir insan, o yemeğin tadını almış olsa bile arkasındaki emeğin hakkını vermiş olur mu?

Peki öğrenmek ve emin olmak niçin bu kadar önemli?

Bu sorular zihnime misafir oluyordu. Seyyahın mütefekkir olanı makbuldür. Gezen mi, okuyan mı derken elimde kalem, önümde kağıt işe koyulmuştum. Ben de Zeze’nin dediği gibi büyüyünce bilgili ve yazar olmak istiyordum, ama ışık olmadan gölgenin olması imkânsızdı. Kalbim bunu tasdik edercesine ritim tutmuştu. Bazı insanlar sadece yaşar, bazıları yazar, bazıları da yazmayı bile bir tür “yaşamak” olarak görürler, tıpkı bir vazife edasıyla! Hiç olmadı, yazdıklarımı bir şişeye koyup vicdan-ı umumî denizine fırtatırım, ihtiyacı olanlara Rahmet-i Rahman buldurur, değil mi?  

Elbette buldurur, hususiyle genç ruhların helâket ve felâket ile sarıldığı bu dönemde kalemlerden dökülenler Allah’ın izni ve inayetiyle menzil-i maksuduna ulaşır. “Bismillah” diyerek kalemimi elime aldım. Izdırabımın âyinesi gözyaşlarım, kalemimin mürekkebi oldu. Kim Allah için olursa, Allah onu yalnız bırakmaz, biliyorum ve yazmaya başlıyorum. 

Baslarken muzdarip gönlümün duası; yolcu olduğum bu istikamette, yolda karşılaştıklarımı yoluma katabilmek, Nam-ı Celil-i İlâhî ile hem kendi yolumu hemde  yoldaşlarımın yolunu aydınlatabilmek…

Bu yolculuğu yaparken kendime olan yolculuğumu da ihmal etmiyorum. Var olana hamd edip nefsimi, vicdanımı, kalbimi ve aklımı ziyaret ediyorum ve teker teker dinliyorum. Öyle hasret kalmışım ki kendime, doyamıyorum. Hislerimle karşılaşıyorum birer birer; öfke, sevgi, mutluluk, üzüntü… Hepsiyle uzunca dertleşiyoruz. Sıra alın yazıma geliyor. İçimdeki yolculuğu, mevsim bahara ermeden sonlandırmayacağıma dair söz veriyorum kendime. “Çıktık dikenli yollara, söz verdik Allah’a! Ermeden mevsim bahara, geri dönmeyiz!” diyorum yolculuğum boyunca.

Fark ediyorum sonunda, aslında en bilgili kişi kendini tanıyanmış. Çok yazmak ve çok gezmek bir yana, asıl mesele neden bunu yaptığımızda yatıyormuş. Kendini tanıyan bir kişi, artık başkalarına da yardım etmeye başlayarak kendi hayat yolculuğunda huzura erebilirmiş.


Genç Çağlayan 7. Yazarlık Atölyesi (30 Ocak – 6 Mart 2022)

Katılımcıların Görüşleri

Genç Çağlayan, Yazarlık Atölyesine katılmaktan çok memnun oldum. Aldığımız seminerlerle birlikte her hafta yazdığımız yazılarımıza alanında uzman kişilerin yorumları ve yönlendirmeleri bana çok değer kattı. Yazmaya olan aşkım bir kez daha tazelendi. Aile ortamını aratmayan atölyemizin hazırlanmasında ve sunulmasında emeği geçen tüm abi ve ablalarıma teşekkürü bir borç biliyorum. Allah benimle birlikte atölyeye katılan diğer genç yazarlarımızın da kalemlerine fer versin ve onlara gönülleri gibi parlak bir gelecek hazırlasın. (Serhat, Fransa).

Yazarlık Atölyesi benim için çok verimli ve güzel geçti. Fikir alışverişleri ve alanında uzmanlaşmış abi ve ablalarımızın görüşleri çok güzeldi ve bana çok fazla şey kattı. Böyle bir ortama adım attığım için çok mutluyum. (Leyla, Almanya).

Birkaç kez katılmaya niyet edip yedincisine katılma imkânı bulabildiğim Genç Çağlayan Yazarlık Atölyesi benim için çok verimli geçti. Yazılarımızın hem işin ehli büyüklerimiz hem de farklı bakış açılarına sahip arkadaşlarımız tarafından değerlendirilmesi çok kıymetliydi. Tekrar tekrar “İyi ki!” diyorum ve çok teşekkür ediyorum. Allah genç yazarlarımızı muvaffak etsin. (Zeynep Sena, Almanya).

İlk olarak katıldığım Yazarlık Atölyesinden çok verim aldığımı söylemek istiyorum. Her hafta bir konu üzerinde yazı yazarak kendimi geliştirme fırsatı buldum. Aynı zamanda abi ve ablaların ve diğer katılımcı arkadaşların farklı bakış açılarından yorum yapması, yazılarımın daha güzelleşmesine vesile oldu. Emek veren abi ve ablalarımıza teşekkür ediyor ve yazar adayı olan diğer genç yazarlarımıza da başarılar diliyorum. (Hafsa, Almanya).

Yazarlık Atölyesi benim için çok güzel bir deneyimdi. Her hafta yeni bir konu üzerine kaleme aldığımız yazılarımız, işinde uzman ve tecrübeli abi ve ablalarımız tarafından değerlendirildi ve yorumlandı. Bu yorumlar ve diğer katılımcılarla yapılan fikir alışverişleri kendi eksikliklerimi fark etmemde çok yardımcı oldu. Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum ve ileride düzenlenecek olan atölyelere katılacak arkadaşlara başarılar diliyorum. (Saliha Betül, Almanya).

Yazarlık Atölyesi benim için çok eğlenceli ve verimli geçti. Gerçekten çok şey öğrendim ve aynı zamanda çok eğlendim. Yazılarımı benim gibi yazı yazmayı seven insanlara okuyup onların yazılarım hakkında ne düşündüklerini öğrenmek ve hatalarımı nasıl düzeltebileceğimi fark etmek, benim icin çok güzel bir fırsattı. Bu atölyenin organizasyonunda emeği geçen herkese çok teşekkür ederim. (Hüseyin Arif, Almanya).


Genç Çağlayan 6. Yazarlık Atölyesi (26 Eylül – 31 Ekim 2022)

Katılımcıların Görüşleri

Bir tutkudur benim için beyaz bir sayfayı kelimelerle süslemek, içimdeki sesin haykırışı, düşüncelerimin konuşmacısı… Sevindim, kaleme aldım; heyecanlandım, kağıtlarıma koştum; kızdım, beyazlara sığındım; hayret ettim, aklıma danıştım; hayal ettim kalem ve kâğıt ile bütünleştim ve yazdım. Beni anlayan, beni en iyi anlatan can yoldaşlarım… Eskiden yazılarım bir fidanken şimdi küçük bir ağaca dönüştüler enerjisiyle, ilmiyle ve irfanıyla ışık saçan atölyemiz yardımıyla. Işık ev vardı da bizim ışık atölyemiz olmaz mıydı? İçim bir buruk, çünkü her şeyin sonu olduğu gibi ışık atölyemizin de son durağına vardık, ama bu burukluğun yanında bir dahaki atölyemizi iple çeken bir yüreğim de yok değil. Yazılarımın büyük bir çınar olabilmesi için ışık atölyelere daha çok ihtiyaç var… (Aylin, Finlandiya).

Hayatımda ilk defa bir yazarlık atölyesine katıldım. Çok verimli ve çok güzel bir deneyim yaşadım. Hayatım boyunca bu altı haftalık serüveni unutmayacağım. Atölye arkadaşlarıma ve büyüklerimize ismen dua edeceğim inşallah. Her atölye sonrası kalbimde ilim öğrenmenin ve işe yaramanın huzurunu hissettim. Emeği geçen herkese çok teşekkür ederim. İnşallah bu güzel bitiş yeni güzel başlangıçların ilk adımı olur. Hoşça kalın. Sevgi ve saygılarımla… (Hacer, Moldova).

Yıllar sonra ilk defa özüme yönelik bir şey için uğraştığım bir atölye idi. Belki uzun zamandır kendimi ciddiye alamayışımın etkisiyle arka plana attığım ana dilimi ve bana bahşedilmiş olan kendimi yazarak ifade edebilme imkânını tekrar hissettiğim bir süreç oldu ve bunu gün yüzüne çıkarmamda katkısı olanlara çok müteşekkirim. Küçüklüğümden beri bulduğum her boş sayfaya karaladığım cümlelerin değerlerinin ve potansiyellerinin olduğunu/olabileceğini duydum, lakin buna kendimi inandıramadım. Fakat bu atölye süresince kendi cümlelerimin güçleri olabileceğini, sustukça veya bağırdıkça değil, yazdıkça bir işe yarayabileceğimi düşünmeye ve fark etmeye başladım. Daha önceden denemeye bile cesaret edemeyeceğim türden etkinliklere binlerce kilometre uzaklarda, tanımadığım, ama bir anda yumuşacık duygular beslediğim insanlarla beraber katılmış bulundum. Bu katıldığım ilk yazarlık atölyesiydi ve her pazartesi akşamını adeta iple çekiyordum. Şimdi bitişini de göreceğim için hem mahzunum hem de giriştiğim bu yeni yolculukta bir sayfayı kapatacağım ve yenisine yelken açacağım için coşkuluyum. Bize ayırdığınız değerli vaktiniz için çok teşekkürler, sizlerden çok şey öğrendim. Allah razı olsun… (Esra, Mısır).

Atölye benim için yaşadığım gündelik hayatın içinde bambaşka bir dünyaya açılan, özel bir kapı oldu. Bu kapıdan içeri her adımımı attığımda, kalbime ve ruhuma çok iyi gelen hissiyatlar yaşadım. İlkokulda yazmayı öğrendiğimden beri kısa hikâyeler yazan, ancak son senelerde kaleme ve kâğıda hak ettikleri vefayı göstermeyen, yazmayı neredeyse bırakmış olan ben, yazarlık atölyeleri sayesinde tekrar yazmaya başladım. İçimde ölmek üzere olan, unutmaya başladığım bu tutkunun alevi, katıldığım ilk yazarlık atölyesinde tekrar yanmıştı; bu atölyede de daha çok harlandı diyebilirim. Benim durumumda olan veya yazmayı pek fazla denememiş, denemediğinden de içindeki yeteneği ve yazma aşkını keşfedememiş çok insan olduğunu düşünüyorum. Bu atölyelere onların da katılması ve bizim gibi feyiz almalarını dilerim inşallah. (Sevcan, Almanya).

Her hafta düşünce ve duygularımızı dile getirmemiz için bize ödev olarak verilen kelimelerin heyecanını düştü kalbime. “Şefkat” ile karşılandık, yüreklerimiz ısındı. “Lavanta” ile mora boyandım yedi gün boyunca. “Çocuksu” ile çokça düşündüm; büyüyorduk ne de olsa. “Bâd-ı heva” beni bir nefis muhasebesine sevk etti. Bir “hikmet” saklı her şeyde; bu atölye nelere gebeydi acaba, heyecanlanıyorduk bu yolculukta. Her bitiş yeni bir özlem doğurur kalbimizde. Bu bitiş her zaman bir başlangıç doğuracak beyaz sayfalarda, kalemlerimizle. (Zeynep Selma, ABD).

Yıllar sonra yazı yazmaya başladım. Belki sadece üç yazı yazdım, ama etkisinin üzerimde çok olduğunu hissediyorum. Şefkatle başlayan bu yazı serüveni bana çok iyi geldi. Bazen duygularımı tarif edemediğimi hissediyorum, ama yazı yazmakla daha fazla ifade edebildiğimi keşfettim. Bu farkındalığın çok kıymetli olduğunu düşünüyorum. Aramızda binlerce kilometreye rağmen beni çok etkiledi. Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. (Nilüfer, ABD).

Farklı mürekkep renkleriyle süslü bir yolun son durağındayız. İçimde buruklukla karışık bir heyecan kendini gösteriyor. Her bitiş, yeni bir başlangıçtır. Rabbim bizlere birer gelişim fedaisi olabilmeyi ve giriştiğimiz her işten alnımızın akıyla çıkabilmeyi nasip eylesin. Attığımız her adım hayırlara vesile olsun. Kalemimizden dökülen her mürekkep damlası, kalblere deva olsun. İnsanların ruhuna hitap edebilen, irşat vazifesini hakkıyla îfâ edebilen, yaptığımız her işte ihlası gözetebilen fertlerden olalım. Emeği geçen herkesten Allah razı olsun 🙂 (Lena, Almanya).

Belli bir aradan sonra tekrar yazı yazmaya dönme fırsatını bulduğum bir atölyeydi. Bir kelimenin her bir insanın zihninde nasıl farklı çağrışımlarda bulunduğunu deneyimlemek ve ortaya çıkan yazıları okumak çok keyifliydi. Her bir yazıda kendimden bir parça bulduğumu hissettim. Benim için hoş bir tecrübeydi. Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Vaktiniz için minnettarım. Sevgiyle kalın! (Şebnem, Almanya).

Her başlangıç bir sonu beraberinde getirir. Daha dün “Altı haftalık süreç başladı, kim bilir nasıl geçecek.” derken bir de baktık ki bitiş çizgisindeyiz. Her insanın başka bir âlem olduğunu, ama bu âlemlerin bir araya gelince ne kadar büyük bir manevî zenginlik oluşturduğunu bir kez daha göstermiş oldu bu atölye bana. Her biri birbirinden değerli çok güzîde insanlarla tanışma fırsatım oldu. Ümidim bu tanışıklığın burada noktalanmaması, inşallah daha güzel hizmetlere taşınabilmesinden yana. Yaşı ne olursa olsun, insan öğrenmeye, keşfetmeye devam ediyor. Ben de sizlerden çok şey öğrendim ve şimdi sizler için de bizler için de öğrendiklerimizi başka kulvarlara taşıma vakti… (Ayşegül, Almanya).

Altı haftalık atölyemizin bereketli ve verimli geçtiğini düşünüyorum. Her okuduğumuz yazıda yeni bir hayal dünyasının kapısını araladık. “İlham” bulunması zor olan, bulunsa bile dokunulması mümkün olmayandı benim için. Atölye sayesinde gördüm ki gayret edene ilham kapısı aralanıyor. Burada tanıştığımız arkadaşlarımızın güçlü kalemleri var. Ümit ediyorum ki bundan sonra da yazmaya devam ederler. Yazdıkça da yazılarını Genç Çağlayan ile paylaşmayı unutmamaları temennisi ile. 🙂 (Derya, Almanya).

Yedi cümle ile his dünyalarını aralamak ne kadar zor olsa da bu niyetle yollara revan olduk aslında. “Yedi” rakamı bana, atölye gününü beklerken haftanın günlerini saymayı hatırlattı. Oysa şimdi yedi olmadan, altıda bitti atölyenin renkli haftaları. Rakamlar bir ileri bir geri gitse de birbirinden kıymetli sekiz kıymetli insan tanıdım burada. Geleceğin yazar adaylarıyla tanışmanın verdiği bir sürûrla kucaklaştık. Bir ilham kuşunun kanadından yakaladığımız nurlu ve dualı kelimelerle uğurluyoruz onları. Yolunuz ve bahtınız açık ola… (Sümeyye, Almanya).