Ağustos 2022 Bilim Dr. S. Sinem Akbulak

Güneş Vitamini

D vitamini, hayvanî kaynaklardan gelen D3 ve nebatî kaynaklardan gelen D2 vitaminlerinin toplamını ifade eder ve “güneş vitamini” olarak da adlandırılır. Güneşten gelen ultraviyole ışınları ile derimizde öncü D vitaminine dönüştürülür.[1] Ardından karaciğer sonrasında böbrekte bir dizi kimyevî işleme maruz kalarak nihayet fonksiyonel hâle getirilir. İnsan metabolizmasındaki bu sürecin dışında bireyler, D vitamini ihtiyacının bir kısmını somon, sardalya, yumurta sarısı, karides, yoğurt, tahıllar, süt ve portakal suyu gibi gıdalardan karşılar.[2]

D vitamininin ana görevi, kalsiyum ve fosfor metabolizmasını düzenlemektir ki bu görevi îfâ ederken böbrek, kemik ve ince bağırsaklar yardımına koşturulur.[3]

Sonsuz Rahmetin, Güneş’i vesile kılarak gönderdiği bu eşsiz hediye, kemik büyümesi, bağışıklık sistemi, sinir ve kalp damar sistemlerinde düzenleyici olarak vazifelendirilmiştir. Uzun yıllardır karaciğer, böbrek, kanser hastalıklarının, metabolik rahatsızlıkların, Parkinson ve Alzheimer gibi nörolojik; romatoid artrit, diyabet, depresyon, şizofreni gibi psikiyatrik hastalıkların oluşum mekanizmaları ile D vitamini arasında ilişki olduğu bilinmektedir.[4]

Güneş Vitamini Eksikliğinde Klinik Bulgular

Güneş vitaminine olan ihtiyaç ömür boyu değişmekte, dengeli kan seviyeleri için yaş ve cinsiyet önem arz etmektedir.[5]

Anne karnında mârûz kalınan D vitamini eksikliği, anne ve bebeğin hayatını tehdit edebilen komplikasyonlara sebep olabilir. Hamile bir annede gebelik diyabeti ve hipertansiyona daha sık rastlanır. Bebekte hayatının ilk yıllarında mârûz kalınan eksikliğe bağlı olumsuz etkiler ömür boyu devam edebilir.[6] Çocuklarda kas güçsüzlüğüne bağlı büyüme geriliği, bıngıldağın geç kapanması, diş çıkarmada gecikme, yaş ağaç kırıkları, kol ve bacak ağrıları, şekil bozuklukları ve boy kısalığı öngörülebilen rahatsızlıkların sadece bir kısmıdır.[7] D vitamini eksikliği olan çocuklar; huzursuz, sinirli ve genellikle yavaş kilo alarak büyür. Boy uzaması, ağırlık artışından daha fazla olumsuz etkilenir.[8] Oluşan kırıkların iyileşme sürecinde, travma sırasında ölçülen D vitamini seviyesinin çok önemli olduğu gösterilmiştir.[9]

Âdeta nur hüzmesi gibi vücudun her hücresine nüfuz ettirilen bu maharetli vitamin, çocukluk çağından yetişkinlik dönemine kadar beyin gelişimi ve zihin fonksiyonları için de çok kıymetlidir. Öğrenme, hafıza, sosyal ve hedefe yönelik davranışlar, dikkat ve değişime uyum gibi durumlarda oynadığı rol vazgeçilmezdir.[10]

D vitamini, ergenlik çağındaki gençlerde rastlanabilen depresyon semptomlarının düzelmesine yardımcı olur. Çocuk ve gençlerdeki kan şeker regülasyonundaki bozulmanın da düşük D vitamini seviyeleriyle bağlantılı olduğu ve çocukluk çağı diyabet gelişimine olumsuz katkı sağladığı çalışmalarda gösterilmiştir.[11]

D vitamini bağışıklık sisteminin düzenlenmesinde önemli rol oynar. İçinde bulunduğumuz Covid 19 pandemi sürecinde, mukavemetimiz için günlük takviye oranının artırılması tavsiye edilmektedir. Astım ve saman nezlesi (alerjik rinit), hamilelik döneminde D vitamini seviyesi düşük olan annelerin bebeklerinde daha sık görülür.

D Vitamini Eksikliğine Dair Risk Faktörleri

Yetersiz beslenen ve D vitamini eksikliği olan süt çocuklarında (0–2 yaş) ağır seyreden solunum yolu enfeksiyonu geçirme riski yüksektir.[12] Akut alt solunum yolu enfeksiyonlarından olan pnömoni, bütün dünyada beş yaşın altında çocuk ölümlerinin en sık sebebidir.

Anemi, dünya çapında, önemli bir halk sağlığı problemidir. ABD’de yapılan bir çalışmada, D vitamini eksikliği olan çocukların anemi riskinin aynı oranda arttığı vurgulanmıştır.[13] Dengeli beslenmenin yanı sıra güneş ışığından yoksun ülkelerde, D vitamini takviyesi, anemi riskini azaltabileceği için tavsiye edilmektedir.

Obezite ve güneş görmemek, D vitamini eksikliğine dair önemli risk faktörleridir. Özellikle Orta Avrupa ülkelerinde insanlar yeterince güneş alamadıklarından D vitamini eksikliği oldukça yaygındır. Vücudumuzda yaratılan D vitamini, kışın yeterli güneş alınamayan dönemlerde kullanılmak üzere depolanır. Yağda eriyebilen diğer vitaminler gibi depolanabilmesi, özellikle bu coğrafyalarda yaşayanlar için hususî bir ikramdır.

Ciddi mental hastalığı olan ergenlerde D vitamini eksikliğine sık rastlanır. Şizofreni gibi psikotik özelliklere sahip psikiyatrik rahatsızlık oranının 3,5 kat arttığını iddia eden çalışmalar olduğu gibi, başka bir çalışmada da D vitamini ile psikotik hastalıklar arasında herhangi bir ilişki olmadığı ifade edilmiştir.[14]

Alınması Gereken Tedbirler

Anahtar önlemler arasında; obezitenin önlenmesi, 1–18 yaş arasında günlük D vitamini takviyesi, süt ve süt ürünleri tüketiminin artırılması, dengeli beslenmenin teşviki ve egzersiz sayılabilir. D vitamini eksikliğinin önlenmesi ve tedavisi için, güneş ışığı takviyesi, güneş ışınlarının dik geldiği saatlerde D vitamininin emilimi daha iyi olacağı için, sabah 10.00 ile öğleden sonra 15.00 saatleri arası ve günde 15–30 dakika en elverişlidir. Her konuda olduğu gibi, D vitamini ile ilgili farkındalığı artırmak birey ve toplum sağlığı için çok önemlidir.

Her sabah Kerim Rabbimizin karşılıksız şekilde bahşettiği güneş ışınları, bütün masnuatı selamlar. Akşam saatlerine kadar ihtiyacı olan bütün canlılar güneş vitamini ile rızıklandırılır. Her canlının nasibinin, onun için takdir edilen ömür süresini karşılayacak kadar olacağı kesindir. Etkili şekilde nimetlerden istifade edememenin ve bu nimetlere şükredememenin eksikliğini ruhumuzda daha fazla hissederiz. Hâzık hekimler tarafından “şükür vitamininin” yüksek dozda ve her gün alınması tavsiye edilmektedir!

Dipnotlar

[1] I. Shah ve ark. “Clinical diagnostic tools for vitamin D assessment”, The Journal of Steroid Biochemistry and Molecular Biology, 2018, 180, 105–117.

[2] Ligia J. Dominguez, “Vitamin D Sources, Metabolism, and Deficiency: Available Compounds and Guidelines for Its Treatment”, Metabolites, 2021 Apr; 11(4): 255.

[3] N. Kılıç Akça, N. ve S. Taşçı, “Beslenme ve İlişkili Bozukluklar”, F. Eti Aslan ve N. Olgun (Ed), Fizyopatoloji, 2017, 165–214, Akademisyen Tıp Kitabevi.

[4] O. Tsuprykov ve ark. “Why should we measure free 25(OH) vitamin D?”, The Journal of Steroid Biochemistry and Molecular Biology, 2018, 180, 87–104.

[5] A.g.e. (D vitamini konseyi tarafından 25OHD seviyeleri <0-30 ng/ml eksiklik, 31-39 ng/ml yetersizlik, 40-80 ng/ml yeterli, >150 ng/ml toksik düzey olarak belirlenmiştir).

[6] A. Alper Gürz ve ark. “D vitamininin fetal ve maternal etkileri”, Konuralp Tıp Dergisi, 2015, 7(1), 69–75.

[7] İ. Sürücü Kara ve N. Aydın Peker, “Çocukluk çağında D vitamini”, Erzincan Tıp Dergisi, 2018, 1(1), 15–19.

[8] S. H. S. Pearce ve T. D. Cheetham, “Diagnosis and management of vitamin D deficiency”, BMJ, 2010, 340, 142–147.

[9] E. A. Gorter ve ark. “Vitamin D status and adult fracture healing”, Journal of Clinical Orthopedics and Trauma, 2017, 8(1), 34–37.

[10] J. A. Weydert, “Vitamin D in children’s health”, Children, 2014, 1, 208–226.

[11] B. M. Svoren ve ark. “Significant vitamin D deficiency in youth with type 1 diabetes mellitus”, The Journal of Pediatrics, 2009, 154, 132–134.

[12] M. E. Belderbos ve ark. “Cord blood vitamin D deficiency is associated with respiratory syncytial virus bronchiolitis”, Pediatrics, 2011, 127(6), 1513–1520.

[13] M. A. Atkinson ve ark. “Vitamin D, race, and risk for anemia in children”, The Journal of Pediatrics, 2014, 164(1), 153–161.

[14] Shah, a.g.e.