Ashâb-ı Kirâm Efsun Çelik Temmuz 2024

Zorluklara Mukavemet Timsali: Esmâ bint Umeys

İslamiyet’in ilk yıllarıydı… Mekke’nin çöl sıcağı yüzlere acı acı vuruyordu. Müşrikler dayanılmaz işkencelerle Müslümanların dinlerini terk etmeye zorlasa da güçlerini imanlarından alan sahabiler zerre kadar taviz vermiyorlar, inançlarında sebat ediyorlardı. Efendimizin (sallallâhu aleyhi ve sellem) teklifi üzerine ilk etapta 15 kişilik bir grup ardından 92 kişilik bir grup daha Habeşistan’a hicret ettiler.

Çok yönlü ve renkli bir kişiliğe sahip olan Esmâ bint Umeys (radıyallâhu anha), kocası Hazreti Cafer (radıyallâhu anh) ile birlikte Allah Resûlü’nün “iki hicret sâhibi” iltifatına mazhar olmuşlardır. Kendisi, Efendimizin (sallallâhu aleyhi ve sellem) baldızı, Meymûne Annemizin kız kardeşi, Mekke’de dokuz kız kardeşiyle beraber “imanlı kız kardeşler” diye meşhur olan İslâm’ın ilk çilekeş hanımlarındandır.

Habeşistan’a Efendimizin (sallallâhu aleyhi ve sellem) amcasının oğlu olan kocası Cafer ibn Ebû Talip ile birlikte hicret eden Esmâ bint Umeys’in Abdullah, Muhammed ve Avn adında üç çocuğu oldu.[1] Uzun yıllar Habeşistan’da yaşadıktan sonra Hicret’in yedinci yılında Medine’ye hicret ederek “iki hicret” sevabı birden kazandılar.

Esmâ bint Umeys zorluğa göğüs geren sahabî kadınlardan biriydi. İmanın mücevherlerini yüreğinde taşıyan asil bir ruha sahipti. İçindeki nur, her adımda çevresine aydınlık saçıyordu. Bir çiçek misali açan sevgi dolu kalbiyle, etrafındakilere şefkat elini uzatıyor ve onlara umut aşılıyordu.

Hicretin sekizinci yılında iki cihan güneşi Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) Rumlarla savaşmak üzere hazırladığı ordunun başına Zeyd ibn Hârise’yi kumandan tayin etti. Ona bir şey olursa Hazreti Cafer, o da şehit düşerse ordunun başına Abdullah ibn Revaha geçecekti.  Hazreti Cafer (radıyallâhu anh) hanımı Esmâ bint Umeys ve çocukları ile vedalaşıp vazifesinin başına geçerek ordu ile Medine’den ayrıldı.  Efendimiz tarafından tayin edilen üç komutanın da şehit edildiği Mûte Savaşı, Müslümanların zaferiyle neticelendi.

Fahr-i Kâinat Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) evlerine gelerek Hazreti Cafer’in çocuklarını öptü ve saçlarını okşayıp kokladı. Mübarek gözlerinden inci tanesi yaşlar akmaya başlamasıyla beraber “Cafer bugün şehit oldu. Dünyada ve âhirette çocuklarının velisi benim!” müjdesini verdi.[2] Hazreti Esma’nın yüreğini saran hüzün, bu müjdeyle yerini huzura bırakmıştı. Hazreti Cafer, vefatının ardından “Tayyar (Uçan)” ve “Zülcenâheyn (İki Kanatlı)” unvanıyla anıldı.[3]

Ardından Resûl-i Ekrem (sallallâhu aleyhi ve sellem) oradan ayrılarak kendi evine geldi. Annelerimize “Onlar için yemek hazırlayınız. Onlar yemek yapabilecek durumda değillerdir.” buyurdu. Esma bint Umeys’in evine üç gün yemek yapılıp gönderildi. İslam tarihinde cenaze evine gönderilen ilk yemeğin bu olduğu rivayet edilir.[4]

Esma bint Umeys, Mekke’nin semalarına yükselen bir melek gibi, iman dolu kalbiyle her zorluğun üstesinden gelen bir sahâbîdir. Gözlerinde umutla, yüreği sevgiyle titriyordu. İşte bu sevgi, bütün Müslümanların kalblerinde bir hazine olarak yaşamaya devam edecektir.

Dipnotlar 

[1] İbn Sa’d, VIII, 219.

[2] Tabakât, 4: 37.

[3] Üsdü’l-Gàbe, 1: 358.

[4] Tabakât, 8: 282; Sîre, 3: 477.