Ashâb-ı Kirâm Mart 2024 Sevgi Şenocak

İlim Deryası: Abdullah ibn Abbas

Efendimizden (sallallâhu aleyhi ve sellem) sonra, Kur’ân’ın manalarını en iyi kavrayanlar Ashâb-ı Kirâm’dır. Çünkü onlar vahiy döneminde yaşamış ve anlamadıkları konuları, Resûl-u Ekrem’den sorarak öğrenmişlerdir. Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) hayat-ı seniyyelerinde, sahabe tarafından anlaşılmayan Kur’ân’daki bazı kelimeleri, Kur’ân’ın farklı bir âyetiyle veya eş anlamlı kelimelerle izah etmiştir.

Kâinatın İftihar Tablosu’ndan (sallallâhu aleyhi ve sellem) ve Ashâb-ı Kirâm’dan nakille yapılan tefsir, “naklî tefsir”, Arap diline dayanarak yapılan tefsir ise “lugavî (dil bilimine dayalı) tefsir” olarak adlandırılır. Naklî tefsir, hadiselerin nüzul sebebi ve maksadı gibi, sahabe ve tâbiînin nakletmesiyle bilinebilen konuları anlatan tefsirdir. Dil bilimine dayalı tefsir metodu ise maksat ve üsluba riayet ederek dil ve belagat vasıtasıyla mânâyı ortaya çıkaran tefsir türüdür.[1]

Kur’ân’ın dil bilimine dayalı tefsirinde öncü isimlerden birinin Abdullah ibn Abbas (radıyallâhu anh) olduğu bilinmektedir.[2] İbn Abbas, anlaşılmayan âyet ve lafızları, diğer sahabe Efendilerimiz gibi, önce Sünnet ve esbab-ı nüzul yardımıyla tefsir etmiş, bu kaynaklardan bir delil bulamadığı durumlarda, Nebevî bir metodu kullanarak Kur’ân’daki başka bir âyetle mânâ vermiş veya Arap dilinin özelliklerinden istifade ederek tefsir etmeye çalışmıştır.

Çocuk yaştayken, ilk hocası olan Allah Resûlü’nden (sallallâhu aleyhi ve sellem) bazı kelimeleri ve hadisleri öğrenen İbn Abbas, Hazreti Ali’den çok istifade etmiş, Hazreti Ebû Bekir, Hazreti Ömer ve Hazreti Osman (radıyallâhu anhüm) ile ziyadesiyle fikir teatisinde bulunmuştur.[3] Allah Resûlü’nün (sallallâhu aleyhi ve sellem), “Müfessirlerin İmamı, Kur’ân-ı Kerim’in Tercümanı, Ümmetin Âlimi” şeklindeki hitabına mazhar olan bu şanlı sahabî, Efendimizin, “Allah’ım, ona Kitab’ı öğret.” tarzındaki hususî duasına da mazhar olmuştur.[4]

Abdullah ibn Abbas, ilmi şu şekilde tarif etmiştir: “Allah’ın Kitabı ve Hazreti Peygamber’in (sallallâhu aleyhi ve sellem) Sünneti.”[5] İlmi nasıl elde ettiği sorulunca, “Çok soru soran dil ve anlayış sahibi bir kalb ile.” sözleriyle cevap vermiştir. Muhacir ve Ensar’ın ileri gelenlerine de sorular yönelterek hadiseleri tetkik etmiştir. Hatta öğrendiklerini yanında hazır bulunanlara yazdırarak, başkalarına nispet edilen eserlere katkı sağlamıştır.

İbn Abbas’ın yazdığı rivayet edilen tefsir, günümüze Tefsîr-i İbn Abbas ismiyle ulaşmıştır. Buhârî ve Taberî gibi alimler bu tefsirden çok istifade etmişlerdir.

Ömer ibn Ebî Rabî’a (ö. 95/713) isimli şairin 70’ten fazla beytini bir mecliste ezberleyen İbn Abbas’ın hafızası çok güçlüydü. Geçmişi iyi bilen, görüşlerinde isabet sahibi, Arap şiiri ve edebiyatı, hesap ilmi, tefsir ve miras konularına da hâkim, mümtaz bir şahsiyetti.[6] İslâmî ilimlerin pek çok sahasına vâkıf olan İbn Abbas, “Bahru’l-İlim” ve “Tercümânü’l-Kur’ân” gibi unvanlarla yâd edilmiştir.[7] Müfessirler tarafından tefsir sahasında kuvvetli bir kaynak ve delil olarak kabul edilen İbn Abbas, Efendimizden (sallallâhu aleyhi ve sellem) sonra, Kur’ân’ı tefsir konusunda ilk müracaat edilen kişi olma payesini elde etmiştir.

İbn Abbas, tefsiri yapılabilen âyetleri, Arapça bilen herkesin anlayabileceği âyetler, mânâsını bilmediği için kimsenin mazur görülemeyeceği âyetler, mânâsını sadece âlimlerin anlayabileceği âyetler ve mânâsını Allah’tan başka hiç kimsenin bilemeyeceği âyetler olarak dört gruba ayırır.[8]

Dördüncü kısım âyetlerin tefsiri sorulduğu zaman cevap vermemiş, ağırlıklı olarak ilk üç gruptaki âyetleri ele almıştır.

Hazreti Abdullah ibn Ömer (radıyallâhu anh), İbn Abbas’ın bu sahadaki vukufiyetini “Tefsir konusundaki cesaretine hayret ederdim, şimdi gerçekten onda vehbî bir ilmin varlığını anladım.” sözleriyle ifade eder.[9] Tefsir alanında meşhur olmuş 15 civarında talebe yetiştiren İbn Abbas, talebelerine bire bir ders vermenin yanı sıra namazlardan sonra mecliste hazır bulunanların ilmî seviyelerinin artmasına sohbetleriyle vesile olur. Hatta bazen Arapça bilmeyenlere tercüman yardımıyla ders anlatır.

Hicretten üç yıl önce Müslüman bir ailenin çocuğu olarak Mekke’de dünyaya gelen İbn Abbas,[10] rivayete göre babası ile beraber hicret etmiş, Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) onları Cuhfe mevkiinde karşılamıştır. Mekke’nin fethinde bulunmuş, Huneyn ve Tâif fetihlerini görmüş, Veda Haccı’na katılmıştır.[11] Gençlik yıllarını Hazreti Ebû Bekir ve Hazreti Ömer’in halifeliği döneminde yaşayan İbn Abbas, Hazreti Ömer’in vefatında takriben 25 yaşındaydı. Hazreti Ömer, onu sahabenin ileri gelenlerinin katıldığı ilim meclislerine davet ederek ilminin erken yaşlardan itibaren artmasına vesile olmuştur.[12]

Hazreti İbn Abbas, Hicrî 68 (Miladî 687) senesinde, 70 yaşlarında Taif’te ruhunun ufkuna yürümüştür.[13] Bu örnek sahabî, vefatının ardından gökteki diğer yıldızlar gibi hâlâ parlamaya devam etmektedir. Yolumuzu aydınlatması için Ashâb-ı Kirâm yıldızlarını insanlığa hediye olarak gönderen Rabbimize hamd olsun.

Dipnotlar

[1] Abdurrahmân b. Muhammed b. Haldûn, El-Mukaddime, Neş. Étienne Marc Quatremère, Beyrût: Mektebetu Lübnân, 1992, 2: 394.

[2] Catlâvî, Kadâye’l-Luga fî Kütübi’t-Tefsîr, 46.

[3] İbnu’l-Esîr, Usdu’l-Gabe, 3: 194; Muhammed Ebû Zehra, İslam’da Fıkhî Mezhepler Tarihi, Ter. Abdulkâdir Şener, İstanbul: Hisar Yayınevi, 1976, s. 67.

[4] Ebû Abdillâh Muhammed b. İsmail el-Buharî, El-Câmiʿu’s-Sahîh, Neş. Muhammed Züheyr b. Nasr, b.y.: Dâru Tavki’n-Necât, 1422/2001; Kitâbu’l-İlim, 17 (No: 75).

[5] İbn Abdi’l-Ber, Câmi’u’l-Beyân, 1: 26.

[6] İbnu’l-Esîr, Usdu’l-Gabe, 3: 193; İbn Kesîr, El-Bidâye, 8: 301.

[7] İbn Sa‘d, Et-Tabakatu’l-Kubrâ, 2: 120-121; İbn Kesîr, El-Bidâye, 1: 272.

[8] Abdulhamid Mahmud Tahmaz, Abdullah b. Abbas: El-İmâmu’l-Bahr Âlimu’l-Asr, Mısır: Dâru’s-Selâm,

1987, s. 91.

[9] Suyûtî, El-İtkan, 2: 187.

[10] Şah Mu’înuddîn Ahmed ve Saîd Sahib Ensârî Nedvî, Büyük İslâm Tarihi Asrı Saadet Peygamberimizin Ashâbı, Çev. Ali Genceli, İstanbul: Şamil Yayınevi, 1337/1967, 2: 178.

[11] İbn Kesîr, El-Bidâye, 8: 296.

[12] Ebû Abdillâh Muhammed b. Sa’d, Et-Tabakatu’l-Kubrâ, Tahkik: Ali Muhammed Ömer, Kahire: Mektebetu’l-Hânecî, 1421/2001, 2: 366.

[13] İsmail Lütfi Çakan; Muhammed Eroğlu, “Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib”, Türkiye Diyânet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, İstanbul: TDV Yayınları, 1988, 1: 76–79.