Edebiyat Mayıs 2021 Nur Arslan

Pluviofiller

Gözlerini ovuşturarak kendine gelmeye çalıştı. Hava hâlâ karanlıktı. Hemen saate baktı. Erken değildi. Pencereye doğru yöneldiğinde, gri yağmur bulutlarının güneşin aydınlığına engel olduğunu görünce, içinin sıkıldığını hissetti. “Hiç sevmiyorum şu kasvetli havayı.” derken odaya şarkı söyleyerek giren ablasına dikkat kesildi. Erkenden uyanmış, hatta üstünü giymişti. “Bugün acaba özel bir gün de ben mi unuttum?” diye hafızasını yokladı. “Ne kadar güzel bir gün değil mi Zeynep?” dedi Elif. “Dışarısı sanki annemin tarçınlı keki gibi kokuyor. Bir an önce çıkıp o minik yağmur damlalarıyla buluşmak için can atıyorum.” “Bu havada dışarı mı çıkılır? Çıldırmış olmalısın!” diye söylenen kardeşini duymazlıktan gelerek muzipçe baktı ve kapıyı çekip çıktı.

Toprak kokusunun sardığı sokakta beş yaşında bir kız çocuğu gibi neşeyle seke seke ilerlerken kaldırımda birden duraksadı. “Herkes yağmurlu havada eve kaçarken benim bu kadar sevmem normal mi acaba?” diye düşündü. Zira kendisinden başka yağmuru, kasvetli havayı ve yağmur sonrası o muazzam toprak kokusunu seven kimse ile karşılaşmamıştı o güne dek. Şimdi adım adım ilerliyordu. Herkesin sevdiği güneşli havaları nasıl da sıkıcı buluyordu. Hatta diğerlerinin aksine, aydınlık ve güneşli günlerde canı hiç yataktan çıkmak istemiyordu. Bu yüzden özellikle kardeşi ile çok çatışırdı. “Acaba sorun bende mi?” diye geçirdi içinden.

Bu sorunun cevabını araştırmak için hızlı adımlarla eve geri döndü. Damağında en sevdiği çikolatalı pastanın lezzeti kalmış gibiydi. Saçlarından damlayan yağmur sularına aldırış etmeden bilgisayarının başına oturdu ve kendisi gibi binlerce insanın olduğunu, hatta onun gibi olan insanlar için özel bir terim kullanıldığını öğrendiğinde çok şaşırdı.

Elif gibi, yağmurdan hoşlanan, çoğunluğun aksine karanlık havalarda huzur dolan insanların olduğunu bilmek sizlere de garip gelebilir. Bazıları, çoğunluğun sıkıcı bulduğu yağmurlu havaları çok sever ve o günlerde enerjiyle dolar. Yağmurun sesi ve gökyüzünün grisi, onlara doyumsuz bir keyif verir. Böyle havaları seven insanlar için “pluviofil” terimi kullanılır.

Latincedeki “yağmur” ve “seven” anlamına gelen kelimelerinin birleştirilmesiyle yakın zamanda üretilen “pluviofil” (pluviophile) kelimesi, yağmur âşığı, yağmurlu ve kasvetli havalarda kendini daha huzurlu hisseden demektir. Gri gökyüzü, toprak kokusu, hatta pencerelere vuran yağmur damlalarının sesi, onlar için huzurlu anların simgeleridir. Bir pluviofil için yağmur sevdası; yağışlı havada, camın kenarında, kahve eşliğinde kitap okumaktan çok daha fazlasıdır…

Peki ya sizin yağmurla aranız nasıl?