“Aymen,” yeni nesil yapay zekâlı telefonlara verilmesi düşünülen bir isim. Bu telefonların hayranlık uyandıran özellikleriyle piyasaya çıkması planlanıyor. Mesela çocuğunuzun ödevini hazırlayacak, sizin sadece konuyu ve öğretmenin istediklerini söylemeniz yeterli olacak. Vücudunuza temas ettirdiğiniz zaman bazı ölçümleri yapacak ve doktorunuzun telefonuna otomatik olarak bildirim gönderecek. Evde beslediğiniz hayvanın cins ve kilo gibi özelliklerini verdiğiniz zaman, onun beslenmesi ve temizlenmesi için size hatırlatmalarda bulunacak. Odanızdaki ısı, nem ve oksijen miktarını ölçüp gerektiği vakitlerde sinyal verecek. İstenilen bilgileri girdikten sonra, size bir diyet menüsü tavsiye edecek. Bu uygulamalar farklı teknolojilerde olsa da hepsi birleştirilmiş ve yaygınlaştırılmış olacak.
Beynimize takılacak bir çiple senkronize çalışacağı duyurulan Aymen telefonlarının daha ne gibi özellikleri olacağı merak konusu.
Maalesef bütün bu harika özellikler, sadece internet üzerinden çalışmaktadır. Yani internet erişiminiz olmadığı zaman bu fonksiyonların hiçbiri çalışmayacaktır. Çok para ödeyerek aldığınız telefonun değeri, sadece arayabilme özelliği olan basit bir telefon, birkaç gram metal ve plastik değerine düşecektir.
İnsan da bir yönüyle öyle değil midir? Harikulade özelliklere sahip olmasına rağmen onları kullanamıyorsa insan olma hususiyetini kaybediyor demektir.
Üstad Bediüzzaman, Yirmi Üçüncü Söz’de, “İman, insanı insan eder. Belki insanı sultan eder. Öyle ise, insanın vazife-i asliyesi, iman ve duadır.” diyor
Demek ki insan, ibadet ve kulluğa göre donatılmıştır. Buna vesile ise imandır. İnsan, Sanatkarını bulamaz ve var ediliş gayesini anlayamazsa, ancak iman sayesinde yerli yerinde kullanılan akıl, irade, idrak ve şuur gibi muhteşem özellikleri hiçe sayılmış olacak. İnsanoğlu gerçek insanî değerlere imanla ulaşabilir ve belki o zaman mahlûkatın en şereflisi konumuna çıkabilir. Yaratıcı, insanı bu kıvamda ve kabiliyette var etmiştir.
Aslında bu donanımları yok sayarsak geri kalan maddî özellikleriyle insanın diğer canlılardan çok da farkı kalmamaktadır. Çünkü onlar da insanlar gibi beslenmekte ve çoğalmaktadır.
İnsanı sadece madde olarak düşünecek olursak: 70 kg’lık insan vücudunda yaklaşık 45,5 kg oksijen, 13 kg karbon, 6,5 kg hidrojen, 2,2 kg azot, 1 kg kalsiyum ve daha az miktarlarda diğer elementler bulunur. Arsenik gibi çok zehirli, uranyum gibi çok radyoaktif ve altın gibi çok değerli elementler de vardır fakat bunlar eser miktardadır. Vücudumuzdaki fosforla yaklaşık 3,5 milyon kibrit çöpü ucu, sodyumla 40 çay kaşığı tuz, demirle orta boy bir çivi yapılabilir. Bütün bu elementlerin maddî karşılığı ise yaklaşık 2000 dolardır. Yani ruh, kalb ve akıl gibi fakülteleri yok farz edersek değerimiz bu kadardır.
İnsanoğlu manevî değerlerine uygun yaşamazsa, yaratılış gayesine uygun hareket etmezse, sanat eseri olarak yaratılmasına rağmen demirciler çarşısında satılan bir hurdaya dönüşüverir. Hâlbuki, bin bir sanatla ve harika donanımlarıyla var edilmiş insanın meleklerden üstün hâle gelebilecek bir kapasitesi vardır.