İçtiği şampuan sebebiyle konuşunca, ağlayınca ağzından köpükler saçan, üzerine televizyon devrilen, damdan düşen; evlerin badana yapıldığı mevsimlerde boya inceltici olarak kullanılan tineri, çamaşır sularını, ninesinin uyku ilaçlarını içen, merdivenlerden düşerek kafası gözü yaralanan, temizlik kovalarına düşerek boğulan… Nice hikâyelerle acil servislere getirilir çocuklar. Bu kazaların çoğunun ortak hikâyesi, evde ve yeterli tedbirin alınmamasından dolayı meydana gelmiş olmasıdır.
Acil servislere başvuruların önemli sebeplerinden biri kazalardır. Kazalar insanlarda fiziksel, psikolojik ve sosyal yönden hassas dengeleri bozabilmekte, sakatlık, hatta ölüme varabilen neticelere sebep olabilmektedir.[1] Çocuklar kazalardan en çok etkilenen yaş grubudur ve kazaların çocuk sağlığı üzerindeki etkisi küçümsenemez.[2]
Barınılan mekân ve çevresinde meydana gelen kazalar “ev kazası” olarak tanımlanır. Ev kazaları tüm kazaların yaklaşık yarısını oluşturmakta ve giderek artış göstermektedir.[3] Özellikle okul öncesi dönemindeki çocuklar en riskli grubu oluşturur.
Kazaların da mevsimi olur mu demeyin! Olur elbet. Yazın kırsal kesimde damdan düşme vakaları, kışın da soba zehirlenmeleri artar. Boya, bahar temizliklerinin yapıldığı dönemlerde, tiner içen çocuklar acil servislere sıklıkla getirilir. Okula başlama dönemine denk gelen sonbaharda silgi, para yutma, yanlışlıkla elini zımbalama gibi okul eşyaları ile oluşan yaralanmalar artar. Hatta soluk borusuna silgi, para, iğne, ataç kaçıran çocuk sayısı az değildir. Her mevsimin kazalarının ortak yanı çoğunun evde gerçekleşiyor olmasıdır.
Amerika Birleşik Devletleri’nde ev kazalarına bağlı olarak yılda her 100.000 kişiden yedisinin öldüğü ve 12 milyondan fazla kişinin yaralandığı bildirilmektedir.[4]
0–6 yaş grubu çocukların ev kazası geçirme oranı (%38,4) diğer aile fertlerine kıyasla ilk sıradadır.[5] Yine 0–6 yaş grubu çocuklarda ölümle sonuçlanan kazaların %50–80’i ev ortamında meydana gelmektedir.3 Bu yaş grubunun en önemli özelliği, kendilerini kaza veya zarar verici dış etkenlerden koruyabilecek gelişimsel olgunluğa sahip olamadıkları için korunmaya muhtaç olmalarıdır. Dolayısıyla güvenli bir çevre oluşturma görevi, emanet edildikleri ebeveynleri ve diğer aile fertlerine aittir.
Ev kazaları ve önleme yöntemleri konusunda ebeveynlerin ve kardeşlerin daha şuurlu ve eğitilmiş olması hayatîdir. King ve arkadaşları, çocukluk çağı ev kazalarını önleme amacıyla yaptıkları bir çalışmada, ev ziyaretleri yaparak eğitimler vermiş, eğitim alan ebeveynlerin çoğunda (%63) ziyaret sonrası bilgi, tutum ve ev çocuk bakım uygulamalarında değişim tespit etmişlerdir.[6]
Başka bir çalışmada üç yaş altı ev kazalarını önlemeye yönelik ev güvenlik malzemeleri konusunda verilen eğitimlerin, ev kazaları sebebiyle hastaneye başvuru sıklığını azaltmaya katkı sağladığı gösterilmiştir.[7] Ev ortamında güvenlik malzemelerinin kullanımı, çocuklarda mârûz kalacağı ev kazalarının azaltılmasında önemli bir vesiledir. Zemin ve merdivenlerin kaygan olmayan malzemeler ile kaplanması, elektrik prizlerine koruyucu takılması, sivri köşeli mobilyalara köşe koruyucu takılması, pencere güvenlik kilidi veya parmaklık yapılması, tehlikeli kimyasal maddelerin (kireç ve yağ çözücüleri, lavabo açıcıları, fırın temizleyicileri vs.) kilitli dolaplarda bulundurulması, kapılarda tutucuların bulunması, atık pillerin evde bulundurulmaması ve balkon, teras etrafında korkuluk yapılması gibi güvenlik tedbirleri ilk akla gelen basit önlemlerdir, ama çok önemlidirler.
Thein ve arkadaşları, araştırmalarında ev kazalarını önlemede, medyanın önemli rolü olduğunu ifade etmişlerdir.[8] Geniş kitlelere hitap edebilme özelliği olan medyanın gücü, toplumu ve aile üyelerini ev içi kazalara karşı bilinçlendirmede büyük ölçüde katkı sağlayabilir.
Her nimetin emanet olduğunu hatırdan çıkarmadan, nimeti hayır istikametinde kullanmak nimete şükrün gereğidir. Çocuklarımız ve sağlığımız, bizlere diğerleri gibi emanet olarak verilmiş dünya ve âhiret nimetlerindendir. Hayatlarının bakıma ve yardıma muhtaç çağlarında sevilmek, şefkatle sarılıp sarmalanmak üzere Kerim Rabbimizin bizlere emanet olarak verdiği şirin hediyelerine en iyi şekilde sahip çıkmak boynumuzun borcudur ve bu vazife bütün aile bireylerine aittir.
Dipnotlar
[1] N. D. Çınar, “0-6 yaş grubu çocukların ev kazalarından korunmasında ailenin rolü”, Klinik Çocuk Forumu, 2004, 62-6.
[2] T. Turan, S. S. Ceylan, “0–6 yaş grubu çocukları olan annelerin ev kazalarını önlemek için aldıkları güvenlik önlemlerinin aile özelliklerine ve son bir aydaki ev kazaları sıklığına göre değerlendirilmesi”, Sağlık ve Toplum, 2007, 17:52–58.
[3] G. Kazár ve ark. “Significance of home accidents”, Magy Traumatol Ortop Kezseb Plasztikai Seb, 1994, 37:263–670. [Abstract].
[4] C. W. Runyan ve ark. “Unintentional injuries in the home in the United States Part I: mortality”, Am J Prev Med, 2005, 28:73–79.
[5] S. Erkal ve Ş. Şafak, “Tuzluçayır sağlık ocağı bölgesinde yaşayan ailelerde ev kazası görülme durumu ve konutların ev kazası riski açısından incelenmesi”, Sağlık ve Toplum, 2003 Nisan Haziran, 96–100.
[6] W. J. King ve ark. “Long term effects of a home visit to prevent childhood injury: Three year follow up of arandomized trial”, Inj Prev, 2005, 11:106–109.
[7] D. Kendrick ve ark. “Preventing injuries in children: Cluster randomised controlled trial in primary care”, BMJ, 1999, 318:980–983.
[8] M. M. Thein ve ark. “Knowledge, attitude and practices of childhood injuries and their prevention by primary caregivers in Singapore”, Singapore Med J, 2005, 46:122–126.