İnsan nasıl büyüyor acaba? Hani süt içtiğinde boyu uzuyor ya, kemikleri güçleniyor. Başka nasıl büyüyor? Sadece yedikleri mi büyütüyor? Büyümek ne demek? Büyümek; güçlü kemikler, hızlı koşan ayaklar ya da oyuncakları toplamak olmalı. Bir de düzgünce yemek yemeyi becermek… Çünkü bebekler bunları yapamıyor. Bebekler bir de konuşamıyor. Ben konuşabiliyorum. Onlar konuşamasa da ne demek istediklerini anlatabiliyorlar. Onlar da büyümüş oluyorlar mı?
Bu büyüme işi karışık bir konu. Büyüyünce insan her şeye daha çabuk alışıyormuş. Bence büyükler öyle olduğunu düşünüyor, ama belki de alışıyordur. Ne zor şey değil mi büyükleri anlamak ve büyümek?
Kendini anlatabilirler büyükler. Her şeyin olduğu gibi, duyguların da isimleri var. Hissettiklerini bir kelimeye sığdırmak yerine bir sürü şey söyleyebilirler. Az konuşup uzun yaşamak için sanırım, her şeye isim verme gayretleri. Mesela mutluyum, heyecanlıyım, korkuyorum, ağlıyorum, açıktım, üşüdüm ve özledim… Daha birçok isim var. Merak edip sorsam mutluluk ne demek diye; “Mutlu olmak işte!” deyiveriyor büyükler. Belli ki onlar da ne olduğunu tam bilmiyor.
Galiba anlatmak istediğim duygunun adını bilmeden önce nasıl hissettirdiğini anlamam gerekiyor. İşte o zaman benden küçük biri sorduğunda cevap verebilirim. Sahi mutluluk nedir? Kolay ya, pırasalı börek yemektir. Çıtır çıtır sıcacık bir börek, şöyle güzel kızarmış… Dışarıdan geldiğinde içerisini börek kokusu sarıyor ya. Derin bir nefes alıp “Oh!” dedin mi işte mutluluk bu ya! Mutfağa koşup börek tepsisine bakmak da öyle. Bakarken kocaman kocaman açılır gözlerim. Of, ne güzel bir tadı var! Annem bu işi iyi biliyor. Mutluluğun tanımını değil ama mutluluğun böreğini iyi yapıyor. Bak ne kolay anlatmak. Büyükler niye zorlanıyorlar ki? Deseler ki pırasalı börek yemek, zaten anlarım.
Üzülmek ne demek? Aman büyüklere sormaya gerek yok. Ben söyleyeyim. Okulda arkadaşlarımın beni anlamaması demek. Ben konuşmayı çok severim. Merak edip sorular sorarım. Ama şimdi bunu sadece evde yapabiliyorum. “Bu nedir?” diye sorduğumda cevap almak çok heyecanlandırıyor beni. Şimdi kendi dilimde okuma yazma da öğrendim. Sorularımı yazıp cevaplar arıyorum. Ben araştırmacı olabilirim. Meraklı mıyım neyim bilemedim ki!
Okulda arkadaşlarımın dilinde konuşamamak beni üzüyor, ama anlaşacak bir yol bulduğumuzda pırasalı börek yemiş gibi oluyorum. Bir de meraklı tarafım işin içine giriyor. Yeni öğrendiğim şeyleri defterime yazınca büyük denizlerde gemisi olan denizci gibi hissediyorum kendimi. Eve geri dönerken hazinemin olduğunu düşünüyorum. Çok eğleniyorum.
Acaba büyükler nasıl mutlu oluyordur? Üzülünce nasıl hissediyorlar? Sonrasında mutlu olduklarında ejderhayı yenmiş gibi güçlü hissediyorlar mıdır? Neyse, yine başladı benim meraklı aklım sorular sormaya. Biraz daha büyüyüp büyükleri keşfedince onları da yazacağım defterime. Büyüklerin sırlarını anlatacağım böylece.
Mutlu olmak için çok büyük para harcamaya gerek yokmuş. Mutlu olmayı beklemek, mutlu olma fırsatını kaçırmak demek bence. Elimdeki ile yetinmek, hayal gücümü de işin içine katınca yeni bir şey üretmek, mutlu olmam için yetiyor.