Bazen insanlar kendilerini dinlerler. Sessiz bir ortamda, yalnız kalarak içinden gelen seslere kulak verirler.
Peki, gerçekten içinizden gelen sesleri, yani organlarınızdan; midenizden, kalbinizden, ciğerlerinizden, hatta damarlarınızda akan kandan gelen sesleri dinlemek ister miydiniz?
Bunun bir yolu var: “Dünyanın en sessiz odası” diye adlandırılan ABD’nin Minnesota eyaletinde bulunan Orfield Laboratuvarına[1] gitmek…
Guinness Rekorlar Kitabı’na giren oda, %99,99 oranında ses geçirmez bir şekilde inşa edilmiştir. Kalın cam elyaf, iki kat yalıtılmış çelik duvarlar ve 30 santim kalınlığında betonla çevrilmiştir. Ayrıca odanın duvarları özel yalıtım malzemeleri ile kaplanmıştır. Odada sesle ilgili deneyler yapılmakta, hatta NASA’nın astronotlarına uyguladığı bazı testler burada gerçekleştirilmektedir.
Çıldırtan bir sessizlik olan odadaki ses şiddeti -9 desibeldir.[2] Normalde bilinen en sessiz odalardaki ses şiddeti 60 desibeldir. İnsan kulağının işitme sınırı ise 0 desibeldir ki bundan dolayı odada fazla kalınamaz. Odada kalma rekoru 45 dakikadır. İlk başlarda organlarımızın seslerini duyabiliyor olmak şaşırtıcı olsa da ilerleyen zamanlarda işkenceye dönüşmektedir. Tabiatımıza uygun olmayan odada yaşamamız imkânsızdır. Çünkü bütün organ ve sistemlerimiz; dünyadaki ses, ışık ve ısı gibi faktörlere uygun olarak var edilmiştir. Mesela görme duyumuz, gözlerimizdeki hücrelerle güneş ışınlarının ilişkisine bağlanmıştır.
Kulağımız düşük frekanslı seslere duyarlıdır, fakat Rabbimiz ihtiyacımız ölçüsünde sesleri işitebilme kabiliyeti vermiştir. Frekansı 20 ile 20,000 Hertz arasındaki sesleri algılayabiliriz. Böylelikle yerde yürüyen karıncanın ayak sesinden ya da gökte uçan kuşların kanat sesinden rahatsız olmayız. Sürekli olarak organlarımızdan gelen sesi ya da damarlarınızda akan kanın şırıltısını duysaydık hayat ne kadar da zor olurdu.
Aslında harikulade bir işitme sistemimiz vardır. Kalabalık bir ortamda çok farklı sayıda ses olsa bile, insan dikkatini bir tanesine vererek onu işitebilir. Bir orkestra şefi aynı anda 28 farklı müzik aletinin sesini ayırt edebilir, dilediği sese konsantre olup hatalarını fark edebilir. Yapılan ölçümler kulağın, frekansları arasında 10 binde üçlük fark olan iki sesi ayırt edebildiğini göstermiştir.
Her canlıya ihtiyacı ölçüsünde işitme kabiliyeti ihsan edilmiştir. Bazı örnekler verecek olursak: Yarasalar 716 Hz – 113 000 Hz, baykuşlar 200 Hz – 12 000 Hz, güvercinler 1 Hz – 4 000 Hz, penguenler 100 Hz – 15 000 Hz, balinalar ise 15 Hz – 3 000 Hz arasındaki sesleri algılayabilmektedir.[3]
Yunusların koklama ve görme duyusu yok denecek kadar zayıfken işitme duyusu çok daha gelişmiştir.[4] Yunuslara verilen “sonar” cihazına benzeyen sistemle kilometrelerce uzaktaki sesler kolaylıkla duyulabilir. İnsan kulağının algılayamadığı bu sesler, suda dalgalar hâlinde yayılır. Bu ses dalgaları, önlerine bir engel çıkarsa ona çarpıp geri döner. Sesin gidip balık ya da kayaya çarpıp geri döndüğü süre, avın ya da engelin uzaklığını gösterir.
Rezzak, Musavvir ve Mukaddir Rabbimiz, rızıklarını bulabilmeleri, düşmanlarından korunabilmeleri ve dünya şartlarında yaşayabilmeleri için bütün canlıları uygun organ ve sistemlerle donatmıştır.
Dipnotlar
[1] “Inside the quietest place on Earth”