Aralık 2023 İnanç Zehranur Yiğit

Hatırlamak

Şuursuzca etrafıma bakınıyormuşum meğer. Gördüklerim ve zihnimden geçenlerin alâkasızlığı buna bir delil. Peki beni kendimden kopuşumu hissettirmeyecek kadar sarsan ne? Nedir gözlerimin hemen önündeki dünyayı ortadan kaldıran? Zihnimdeki hareketlenme, nabzıma da hâkim olmuş, beraberce ritim tutuyor, aklıma hâkim olmak istesem de beni zorluyor. Gözlerimi kapatıyorum, düşüncelerim gözlerimin önünde şekilleniyor. Sonunda anlıyorum ki bu önümdeki şeyler bana oldukça tanıdık. Evet, bunlar hafızamın derinliklerinde bana yoldaş olan hatıralar.

Bir hazine gibi kalbimizin derinliklerinde sakladığımız hatıralar… Bazısını tekrar tekrar hatırlayıp tebessüm ederken bazısını yaşlı gözlerle silmek istesek de silemediğimiz hatıralar. Peki, bizim için en iyisi hatırlamak mıdır yoksa tamamen unutup bir daha hatırlamamak mı? Durup düşününce Rabbime minnettarlığım kat kat artıyor. Çünkü O, rahmetiyle mutluluğumuzu hatırlatarak bizi sevindirirken aynı zamanda çektiğimiz acıları derinlere iterek bizi hafifliğe erdiriyor.

Ama bazen yaşadığımız acılar kalbimize işleyiveriyor. Öyle ki bu yara gün geçmesine rağmen kabuk bağlayamadan hep akıp sızıyor. Bir zamanlar Mevlânâ ve Şems de İlahî aşkta karşılaşan iki Allah dostuydu. Bu kader onlara kutsî bir armağan idi. Değil miydi ki birbirlerini yansıtan iki ayna misali dost, değil miydi ki onlar bu yolda birbirine yoldaş idiler. Fakat ipeğin kozadan sağlam çıkabilmesi için ipek böceğinin kendinden geçmesi gerekliydi.

Mevlânâ, Şems’in gidişinden sonra onunla olan hatıralarından güç alarak şiirler yazmaya devam etti. Artık o, suskunluğun tercümanlığını yapacak hâle gelmişti. Şiirleri dört bir yana, dilden dile, yayıldıkça yayıldı.

Şimdi dönüp sorduğum soruya bakıyorum. Yaşadığımız onca mutluluk ve kederlerle dolu günleri hatırlamak insana iyi gelir mi? Artık farklı düşünüyorum sanki. Yaradan bana bu kabiliyeti verdiyse mutlaka onda bir güzellik, bir hikmet mevcuttur. Hatıralarımdaki acı günlerde dahi bana bir ders vardır.