Bir sancı ile başlamıştı her şey.
Öyle bir sancı ki dalga dalga yayıldı ve başka sancılara vesile oldu.
Aylarca harıl harıl çalışmaların sonucunda çiçeklendi ve iki yıl sonunda meyve vermeye başladı. Rengarenk, birbirinden leziz meyveler… Yiyeni mest etmekle kalmadı, kokusunu alanın da merakını celbetti. Öyle ki bir gün hiç beklenmedik bir anda, o müthiş sancı bambaşka bir sancıyı doğurdu ve genç yüreklerde mâkes buldu.
Gençlik için sancılanan yüreklerin en güzel meyvesi Genç Çağlayan’dan bahsediyorum. “Adı iyi ki Genç Çağlayan olmuş, biz gençlere özel, o yüzden sahip çıkmalıyız!” diyen gençlere ulaşan dergimiz… “Biz bir avuç genciz, ne olur misafirimiz olun.” daveti üzerine, “İyi ki birileri bu işin sancısını çekmiş! İyi ki pes edilmemiş ve sancıya sahip çıkılmış!” dedirten dergimiz…
20 senedir birçok kampa katıldım; çocuk yaşımda, gençlik çağımda, iş hayatımda ve 35’imden sonra… Ama hiçbiri Groningen programı kadar tesir etmedi bana. Gençlerin gözlerindeki ışıltı, gökyüzünde asılı yıldızlar gibiydi. Heyecanları, baharın müjdesi gibi.
Her hatırayı anlatmayacağım, ama o günler bu satırlarla tarihe emanet kalsın istedim.
Genç Çağlayan bir umudun nasıl yeşerip çoğaldığını gösterdi bize. Bir gece bir sancı ile başlayan, gözyaşları ile yoğrulan, dertlerin ızdıraptan bambaşka bir boyuta geçip gönüllere nasıl taht kurulabileceğini gösterdi. Bir, iki, üç derken altı ayda altı farklı adreste heyecanla beklenilmek ne demek onu gösterdi. Sekiz yaşında bir çocuğun heyecanına, gençliğinin ilk basamağında, “Bizi de dinleyen, fikirlerimize itibar eden birileri varmış!” diyenlere şahit olduk.
Dergimizin ilk sayısı, kelimelerin ve fikirlerin çağlayarak akması için bir başlangıçtı. İlk adımlarımızı attığımızda, bilinmezlikle dolu bir yolun başındaydık, ancak bu yol, hakikatleri keşfetme iştiyakı verdi. Üç yıl boyunca, internet sitemizde yer bulan yazılar, şiirler ve resimler, bu yola çıkışımızın ne kadar doğru olduğunu gösterdi.
Çalışmalar kalblerde de iz bıraktı. Her bir yazı okuyucularımızla kurduğumuz derin bir bağ oldu, bu da bize güç verdi.
Dergimiz, ilk günlerin masumiyetini korurken olgunlaşmanın ve derinleşmenin izlerini taşıyor. Temelde değişmeyen bir şey var: Hakikat. Rabbimizin kâinattaki eşsiz sanatı…
Geçen üç yıl, bir derginin ömründe kısa bir süre. Bu yolculukta birlikte yol alıyoruz.
Bahtın açık olsun Genç Çağlayan! Sana susamış binlerce genç var.
Selam olsun doğumun için sancı çeken yüreklere!
Selam olsun gençlerin yüreklerinde seni çağlatanlara!