Önde olan lokomotif ve arkasına sıralanmış, heveslerle, çaresizliklerle ve tarif edilemeyen duygularla dolu vagonlar… Ümitle dolu lokomotif, dolup taşan vagonları götürür bu seyahatte. Biter mi bu seyahat rayların bittiği yerde, yoksa ümit midir kaynağı, sonu olan bu yeryüzünde?
Peki, tek başına hareket edebilir mi bu tren? Belki de Allah’ın rahmetine olan inançtır onu bu yolculuğa iten. İnsan düşünür acizliğini, anlar dünyaya gelme maksadını, inanır Rabbine ve itimat eder O’nun rahmetine. Sonra umutla dolar ve seyahate başlar.
İnsanın acizliğinin göstergesi dua, tek başına kaldığında bindiği trendir, arkasında bir sürü vagonla. Bazen geçmişin biletiyle, bazen geleceğin randevusuyla, bazen de şu anın duygularıyla seyahate başlanır bu yolda.
Gizli bir yolculuktur dua, sadece senin ve Rabbinin bildiği, kimseye diyemediğin, hatta kendine bile açıklamaktan çekindiğin hissiyatı ifade etme yolculuğudur bu. Bu seyahatte hava her zaman güneşli değildir, bazen yağmurlu bir günde seyahat edilir, bazen mutluluktan, bazen de hüzünden akan gözyaşlarıyla…
İnsan belki aynı yolculuğa birkaç defa çıkabilir farklı hislerle, ama sıkılmaz asla. Sonunda anlar, bu yolculuk onun ihtiyacıdır. Su gibidir bu yolculuk, içmekten bıkmaz. Her şeyiyle çıkar bu yolculuğa. Rabbinin onu ondan daha iyi bildiğini hisseder. Yol almaya başlar tren bu ümit ve tevekkülle.
Devam eder insan her şeyi düşünmeye… Geçmişini düşünmeye başlar, hatalarını düşünür. Sonra şu anı düşünür; pişman olduğunu, dua için ellerini açmış olduğunu, Rabbinin onu huzuruna davet ettiğini anlar. O’nun ona bu yolculuk isteğini verdiğini hisseder kalbinde ve şu âyeti mealini hatırlar: “De ki: “Ey çok günah işleyerek kendi öz canlarına kötülük etmede ileri giden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyiniz. Allah dilerse bütün günahları mağfiret eder. Çünkü O, gafur ve rahîmdir (çok affedicidir, merhamet ve ihsanı fazladır).” (Zümer 39/53). Tren hızlanır, içi yeniden ümitle dolmuş bir hâlde.
Bu yolculuktan sonra ne mi olur? Bahtiyar olanlar O’na yakınlaşır. Sükûnet iner insana, huzur gelir bir anda ve tevekkül yudumlanır O’na duyulan tam itimatla…