Bilindiği gibi, küçük bir adam, küçük bir haysiyetle, küçük bir cemaatte, küçük bir meselede, tartışmalı bir konuda, yüzü kızarmadan, çekinmeden, küçük fakat utanç verici bir yalanı, düşmanları yanında hilesini hissettirmeyecek şekilde, endişe etmeden ve telaş göstermeden söyleyemez.
Şimdi bak bu Zât’a: Pek büyük bir vazifede, pek büyük bir vazifeli olarak, pek büyük bir haysiyetle, pek büyük emniyete muhtaç bir hâlde, pek büyük bir cemaatte, pek büyük düşmanlık karşısında, pek büyük meselelerde, pek büyük bir davada, pek büyük bir serbestiyetle, çekinmeden, tereddüt etmeden, yüzü kızarmadan, telaş etmeden, samimi ve duru bir kalple, büyük bir ciddiyetle, hasımlarının damarlarına dokunduracak şekilde, şiddetli bir tarzda ve ulvî bir surette söylediği sözlerinde hiç yalan bulunabilir mi?
Hiç hile karışması mümkün müdür? Hayır, asla!
Evet, hak aldatmaz, hakikati gören aldanmaz. Hak olan mesleği hileden uzaktır. Hakikati apaçık gören bir göze, hayaller hakikat gibi gözükemez ve onu aldatamaz.