İlklerdendi… Efendimize (sallallâhu aleyhi ve sellem) itaat eden, dayanılmaz işkenceleri yudum yudum içen ilklerden…
Hazreti Ammar (radıyallâhu anh), mârûz kaldığı korkunç işkenceler karşısında, görülmemiş bir cesaret örneği sergileyen bir annenin, İslam’ın ilk kadın şehidi olan Hazreti Sümeyye’nin (radıyallâhu anha) oğludur. Bir defasında yapılan işkencenin etkisi ile müşriklerin istediği şeyi söylemek zorunda kalmıştır. İmanının tehlikeye girdiği düşüncesi, çektiği işkenceden daha çok ızdırap vermiş, Resûlullah’la (sallallâhu aleyhi ve sellem) karşılaştığında hüngür hüngür ağlamıştır. Efendimiz ona, “Kalbini nasıl buluyorsun?” diye sorunca, “İmanla tatmin olmuş bir halde buluyorum.” diye cevap vermiş, bunun üzerine Efendimiz, “Şayet sana aynı şeyleri yaparlarsa, o söylediklerini yine söyle!” demiştir.[1]
Allah Resûlü (sallallâhu aleyhi ve sellem) onun hakkında, “O tepeden tırnağa kadar imanla doludur.”[2] buyurmuştur.
Hazreti Halid ibn Velid (radıyallâhu anh) ile Hazreti Ammar ibn Yâsir (radıyallâhu anh) arasında geçen bir tartışma sonucunda Resûlullah, “Ammar’a düşman olan, Allah’a düşman olur.”[3] buyurmuş, bunun üzerine Hazreti Halid, hemen Hazreti Ammar’dan özür dilemiştir.
Aslen Yemenli olan Yâsir’in oğlu Hazreti Ammar, Peygamberimizle savaşlara katılmış, Allah Resûlü’nün âhirete irtihalinden sonra da muharebelere iştirak etmiştir.
Hazreti Ömer onu Kufe’ye vali olarak tayin ettiğinde, bu görevin onun züht ve takvasını artırdığı rivayet edilmektedir. Elinde bulundurduğu valilik makamını, debdebe ve şatafata çevirmemiş, halka karşı güç gösterisi olarak kullanmamıştı. Pazardan yiyeceğini kendisi almış, kendisi taşımış, yardımcı tutma gereği duymamıştı. Valiliği sırasında halktan birisi kendisine “Ey kulağı kesik!” diye seslenmişti de gücü olmasına rağmen bunu söyleyeni cezalandırma yoluna gitmemiş, sadece “Ben onu Allah yolunda kaybettim.” demekle yetinmişti.[4]
Ashâb’ın önde gelenlerinden Huzeyfe ibn el-Yeman’ın ölüm anında yanında bulunanlar, “Müminler ihtilaf ettiklerinde kime müracaat etmemizi tavsiye edersin.” dediklerinde O, Hazreti Ammar’ı işaret etmiş ve “Sümeyye’nin oğlunun yanında olun.” demişti.[5]
“Medine hicretine iştirak etmiştir. Burada Efendimizin henüz dile getirmediği mescid fikrini Ashâb-ı Kirâm’dan ortaya ilk atan Hazreti Ammar’dır. Mescidin inşası esnasında ikişer kerpiç taşıyarak büyük gayretler göstermiştir. Bir yandan kerpiç taşıyor, bir yandan da ‘Biz Müslümanlar mescitler inşa ederiz.’ diyordu. Bunu gören Efendimiz, ‘Eyvah, Sümeyye’nin oğlunu azgın bir topluluk öldürecek.’[6] buyurmuştu.”[7]
91 yaşında, Sıffîn Muharebesine katılan Hazreti Ammar, Muaviye’nin askerleri ile çarpışıyordu. Düşman askerlerin bir kısmı, Efendimizin sözünü hatırlıyor, “azgın topluluk” olma endişesi ile onunla karşılaşmak istemiyorlar ve Hazreti Ammar’dan uzak duruyorlardı. Ancak savaş devam ediyordu ve Hazreti Ammar şehit edildi. Allah Resûlü’nün, Mescid-i Nebevî’nin inşası sırasında haber verdiği topluluğun kimliği bu savaşta açığa çıktı.[8]
O’nun aralarından ayrılışına duydukları üzüntüyü Ashâb-ı Kirâm, Resûlullah’ın (sallallâhu aleyhi ve sellem) Hazreti Ammar hakkında söylediklerini birbirlerine hatırlatarak teselli bulmaya çalışıyordu: “Cennet şu üç kişiye müştâktır: Ali, Ammâr ve Selmân.”[9]
Hazreti Ammar, kendisine müştak olan Cennet’e layık olabilmek için Allah yolunda üzerine düşen görevi ifa ederek bu dünyadan ayrılmıştı.
İbn Abbas’a (radıyallâhu anh) göre şu âyet-i kerime Hazreti Ammar (radıyallâhu anh) hakkında nazil olmuştur:[10] “Şimdi iyi düşünün: Böyle olanın durumu mu iyi, yoksa gece saatlerinde, âhiretten endişe edip Rabbinin rahmetini umarak gâh secdede, gâh kıyamda ibadet edenin durumu mu iyi?” (Zümer, 39/9).
Dipnotlar
[1] İbn Sa’d, Tabakat, III, 285.
[2] Ebû Ömer Cemâluddîn Yûsuf b. Abdillâh b. Muhammed b. Abdilber en-Nemerî, El-İstîâb fî Ma‘rifeti’l-Ashâb, Beyrut: Dâru’l-Cîl, 1412/1991, s. 1034.
[3] Ahmed b. Hanbel, iv, 89, 90.
[4] İbn Sa’d, Tabakat, III, 290.
[5] Halid Muhammed Halid, Yeryüzü Yıldızları: 60 Seçkin Sahabe Hayatı, “Ammar bin Yâsir: Cennetten Bir Adam”, 2003, İstanbul: Beka Yayınları, s. 153–166.
[6] İbn Sa’d, Tabakât, III, 252.
[7] Zühdü Mercan, “İki Şehidin Oğlu Hz. Ammar b. Yasir”, Yeni Ümit, Sayı: 48, Nisan-Mayıs-Haziran 2000.
[8] A.g.e.
[9] Tirmizî, Menâkıb 34/3797.
[10] Mercan, a.g.e.