Genç Çağlayan İnanç Nisan 2024 Risale-i Nur

On Dokuzuncu Söz – On Dördüncü Reşha

En büyük mucize olan Kur’ân-ı Hakîm, Efendimizin (aleyhissalâtü vesselâm) peygamberliğini ve Cenab-ı Hakk’ın birliğini o derece kesin bir şekilde ispat ediyor ki başka bir delile gerek kalmıyor.

Rabbimizi bize tarif eden Kur’ân-ı Hakîm;

büyük kâinatın kitabının zamanla sınırlı olmayan bir tercümesi,

yeryüzü ve gökyüzü sayfalarında gizli olan İlahî isimlerin kâşifi,

hadiselerin altında saklanmış hakikatlerin anahtarı,

görülen âlemin perdesi arkasındaki görülmeyen âlemden gelen Rahmanî bir iltifat ve zaman üstü bir hitap,

İslam’ın manevî âleminin güneşi, temeli ve rehberi,

âhiret âlemlerinin haritası,

Cenab-ı Hakk’ın Zât, sıfat ve kutsî vasıflarının delili, açıklayıcısı ve tercümanı,

insanlık âleminin terbiye edicisi, hakiki hikmet kaynağı ve yol göstericisi,

hem bir hikmet ve hukuk kitabı,

hem bir dua ve kulluk kitabı,

hem bir emir ve davet kitabı,

hem bir zikir ve mârifet kitabıdır.

Kur’ân, insanlığın bütün manevî ihtiyaçlarına hitap eden bir kitaptır.

Kur’ân-ı Kerim; Allah dostları, sadıklar, kalben ve aklen saflaşmış asfiya ve hakikate ulaşmadan durmayan tahkik ehlinin her birinin gittiği yola uygun bir risale sunan kutsî bir kütüphane gibidir.