2025 Genel Kültür Lena Eren Şubat 2025

Google Etkisi

Yazar: Lena Eren

Bir anda internetsiz kalıp kendinizi çaresiz hissettiğiniz oldu mu hiç? Ya telefonunuzun şarjı yüzde 1’i gösterdiğinde, sanki tükenmişlik sendromuna yakalanmış gibi sarsıldınız mı? Veya çok basit bilgilerde dahi arama motorlarına hatta yapay zekâya başvurduğunuz için, bir yakınınızın size “Biz zamanında telefon numaralarını ezbere bilirdik.” diye serzenişte bulunduğu oldu mu? Ya bu serzenişte bulunan ya da işiten taraftayızdır, ama artık aşinayızdır bu durumlara.

Sürat çağında bulunmanın iktiza ettiği yenilik ve gelişmeler, insanı hızla peşinden sürüklüyor. Bu sürüklenmenin kaçınılmaz neticesi olarak da kuşaklar arası farklar eskiye oranla daha hızlı gün yüzüne çıkıyor. Geçmiş nesiller yeni teknolojilere hızlıca ayak uyduramazken, yeni nesil de geçmişin yaşanmış zorluklarını tanımlamakta güçlük çekiyor.

Gelişen teknoloji sayesinde işler bir yandan kolaylaşırken sanki diğer yandan da bir şeyler sarpa sarıyor. Binlerce bilgi bizlere adeta altın tepsilerde sunuluyor. Bir de bunun yanında gün geçtikçe özellikle yapay zekânın çığır açan nitelikleri insanın tüylerini diken diken etmiyor değil. İnsan, sürekli teknolojik gelişmelerin içinde olup bilinçli farkındalık hâlinde olduğunu düşünürken, aslında paradoksal olarak insanoğlunun zihinsel kapasitesine duyulan ihtiyaç azalıyor. Kolay ulaşılabilir bilgiler arttıkça, hafızaya olan gereksinim azalıyor. Bildiğimizi zannettiğimiz şeyler, bazen tam bir zihinsel paradokstan ibaret oluyor. 

Dijital Amnezi

Tıp ve psikolojide aktif olarak kullanılan bir terim olan amnezi; kişinin bir darbe, hastalık veya travma neticesinde geçirdiği geçici ya da kalıcı unutkanlığı ifade eder. Kişi bu süreçte kimlik bilgilerini, ailesini, hatıralarını veya edindiği bilgileri unutabilir. Dijital çağda ise bu terime yeni bir boyut eklendi: Dijital Amnezi.

Aktif olarak kullanmadığımız bilgilerin unutulmaya mahkum olduğunu biliriz. Peki ya herkesin bildiği, kolaylıkla ulaşabileceğimiz bilgiler için de aynı kaide geçerli midir?

Dijital amnezi ya da Google Etkisi (Google Effect) tabiri 2011 yılında Betsy Sparrow tarafından tanımlanmıştır. Sparrow ve arkadaşlarının yürüttüğü çalışmada, katılımcılardan bir araştırma yapmaları istenir. Elde edilen araştırma verilerini ise bilgisayarda bir dosyanın içine kaydetmeleri söylenir. Daha sonra bu bilgiler sorulduğunda karşılaştıkları durum şaşırtıcıdır. Katılımcılar genellikle araştırma verilerinden ziyade, araştırma sonuçlarını nereye kaydettiklerini hatırlamaktadır. Bu durum, bilginin kendisini öğrenmekten çok, bilgiye giden yolu hatırlamaya olan eğilimi göstermektedir.

Basit bir araştırma ile kolaylıkla erişebileceğimiz bilgileri unutmaya meyilliyizdir. Bildiğimizi düşündüğümüz genel kültür soruları da genellikle bu fenomeni doğrular. “Aya ilk ne zaman ve kim tarafından ayak basıldı?” diye sorsam tereddüt etmeden ve hızlıca cevaplayabilir misiniz? 

Teknolojinin sosyal hayatın birçok alanına girmesi, hayatımıza büyük bir kolaylık sağlıyor. İş ve eğitim hayatında artan verimlilik ve zamandan tasarruf hanemize yazılan artılardır. Fakat bu uğurda tükettiğimiz yetiler ise göz ardı edilemeyecek kadar büyük önem arz eder. Önümüze sunulan erişim araçları ve nihayetinde ulaşılan bilgiler, bizim onları hangi nispette tükettiğimize bağlı olarak, mantıklı ve analitik düşünme yetimizi büyük ölçüde etkiler. Bir taraftan teknoloji ile hayatımızı kolaylaştırırken, diğer taraftan zihinsel yetilerimiz üzerindeki negatif etkilerini en aza indirgemek için teknolojinin bize sunduğu kolaylıkları hangi doğrultuda değerlendirdiğimizi gözden geçirmek gerekir.

Negatif etkiler noktasında akla ilk unutkanlık gelebilir. Aslında unutkanlığın birçok sebebi olabilir. Ama bunlardan biri, manevi hayatımızda açılmış gediklerdir. Üstad Bediüzzaman Hazretleri’nin talebesiyle olan konuşması konumuza açıklık getirecek niteliktedir. Talebesinin, ”Bende unutkanlık hastalığı tezayüt ediyor (artıyor), ne yapayım?” sorusu üzerine Üstad Bediüzzaman’ın yanıtı ibretliktir: “Mümkün oldukça nâmahreme nazar etme. Çünkü rivayet var: İmam-ı Şâfiî’nin (r.a.) dediği gibi, haram nazar, nisyan verir.”

Çokça ekran maruziyeti, hayatımızı ve manevi terakki yolculuğumuzu derinden etkiler. Sürat çağında yaşıyor olduğumuz bir gerçek ama bu sürati kullanan algoritmalar seçimlerimizi ve kontrolümüzü ekseriyetle elimizden alıyor. Ekranlarda karşılaştığımız bir sonraki içerik, algoritmanın insafına bağlıdır. Algoritmanın nazarımıza sunduğu içerikler ile gereğinden fazla etkileşimde bulunmamız hâlinde, kelebek etkisi misali sonraki içeriklerin de bu doğrultuda şekillendiğini unutmamalıyız. Bu gibi durumlarda, helal dairesinde kalmak zorlaşabiliyor. Nitekim, Üstad Hazretleri’nin talebesiyle diyaloğunda da geçtiği üzere, insanı nisyana sürükleyen en büyük sebeplerden biri, harama nazarın ve maruziyetin artması olduğu aşikardır.

Teknolojinin göz ardı edilemeyecek kadar müspet yönü vardır. Teknolojiye bu zaviyeden yaklaşıp istidat ve irademizden ödün vermeden, bilinçli bir kullanımla faydalarını inkişaf ettirmek esas olsa gerek. Zira seçimlerimizi hem zihinsel hem de manevi disiplin üzerine inşâ etmek elzemdir. Tutarlı adımlar atarak, bugünkü tercihlerimizi yarınlarımız için toprağa atılmış tohumlar olarak değerlendirmek isabetli olacaktır.

Dipnotlar 

  1. https://media.kasperskycontenthub.com/wp-content/uploads/sites/100/2017/03/10084613/Digital-Amnesia-Report.pdf 
  1. Bediüzzaman Said Nursî, Kastamonu Lahikası, Envar Neşriyat, 1995, s. 133