Yazar: Esma Pak
Kalbim bir harabe, taşlar içinde taş,
Bir sessizlik yuvası, ne nefes ne nakış.
Ansızın bir nur düştü bu viran bağrıma,
Aşk oldu adı, iman oldu anlamı da.
Ey ezel sultanı, zamansız nefessin,
Varlık bir ayna ki her zerresi sensin.
Göklerin mavi sükûnu haykırır adını,
Ve toprak her sabah tekrar dokur yeminini.
Bir yaprak kıpırdar, “Hû!” der rüzgârla,
Bir yıldız dökülür semadan duayla.
Kimdir bu vuslatı kainata işleyen?
Kimdir ki ölümü bile aşkla süsleyen?
Ey kalem tutan Kudret, hükmünle yaratır felek,
Bir damla ilmindir her sanrıda gizli gerçek.
Bir serçe kanadında taşır sonsuzluğu,
Bir kum tanesine gizler yarınların ruhunu.
Ne zaman ki ellerim dua için kalkar,
Gökyüzü ürperir, bir deniz yankılanır.
Her kelam bir rahmet, her secde bir şükür,
Sensiz ne çare, varlık bir zulmette kör.
Ah, ey Rahman, ey Rahîm, ey Samed,
İsminde erir her gam, her elem, her dert.
Beni kâinatın diline tercüman eyle,
Sensiz yazılsa ne fayda bir ömür hikaye?
Sen ki baharın renginde sonsuzluğu çizdin,
Her çiçek bir ayet, her yağmur bir derin sır.
Ne zaman ki sükût olur âlemde her ses,
Senin adındır yankılanır, Ey Yüce Hâdis.