Yapılan araştırmalara göre, insanoğlunun önlemini almadan daha çok kazanmak ve daha konforlu yaşamak için yaptığı çalışmalar, gezegenimize ve canlılara zarar vermektedir. Mesela Birleşmiş Milletlerin açıkladığı bir rapora göre, insan faaliyetleri dünyadaki yaklaşık bir milyon bitki ve hayvan varlığını tehdit etmektedir.[1] Buzulların erimesi, hava ve deniz kirliliği ile küresel ısınma gibi değişiklikler, insanoğlunun tabiata verdiği zararlar neticesinde ortaya çıkan problemlerden bazılarıdır.
Tabiata zararlı eylemlerin başında plastik kullanımı gelmektedir. Plastik, petrolün yan ürünüdür ve dünyada çıkarılan petrolün ortalama %4’ü plastik için kullanılır. Plastiğin düşük maliyeti, hafif ve dayanıklı olması ile pratik kullanımı hayatımızın neredeyse her alanına girmesine sebep olmuştur.
Daha önceleri metalden, ahşaptan ya da camdan yapılan ürünler, günümüzde daha ucuz ve kolay bir şekilde plastikten yapılmaktadır. “Geri dönüşümü yapılıyor.” diye kandırılmamız da plastiğin zararlarını düşünmekten bizleri alıkoymaktadır.
Günümüzde tek kullanımlık plastikler yaygınlaşmış olup tabak, kaşık, çatal, bardak hatta tek kullanımlık bebek biberonları üretilmektedir. Sadece içecek şirketleri yılda 500 milyardan fazla, tek kullanımlık plastik şişe piyasaya sürmektedir. Bu da yaklaşık dakikada bir milyon şişe demektir.
Artık Her Yerdeler
Plastiğin kimyasal yapısı polimer[2] şeklindedir. Bu çok sağlam yapıyı bozmak ve geri dönüştürmek zor ve maliyetlidir. Bazı bakteriler fıtrî olarak plastiği parçalayabilse de bunun oranı hesaba katılamayacak kadar azdır. Piknikten sonra arkada bıraktığımız bir plastik şişe yaklaşık 450 yıl bozulmadan kalabilmektedir.
O kadar çok plastik kullanıyor ve tabiata bırakıyoruz ki denizlere attığımızın plastik malzemeler, bir kısmı Pasifik Okyanusunda 1,6 milyon km²’ye yayılan, yani Türkiye’nin yüzölçümünün üç katından fazla alanı kaplayan plastik adaları oluşturmuştur. Her yıl okyanuslara 12,7 milyon ton plastik atılmaktadır. Bu da yaklaşık dakikada bir kamyon plastiğin denizlere bırakıldığı anlamına gelmektedir. Günümüzde okyanusların en derin yeri olan Mariana Çukurunda bile plastiklere rastlanmaktadır.
Nasıl Zarar Veriyor?
Plastikler ufak parçalara, sonra mikroskobik parçalara ayrılarak deniz ve karalara dağılıyor. Yapılan bir çalışmada plasentada ve bebeklerin vücutlarında mikroskobik de olsa plastiklere rastlanmıştır.[3] Bu da gösteriyor ki plastikler daha doğmadan bizi tehdit etmeye başlıyor. Ayrıca artık yediğimiz içtiğimiz her şeye karışıyor plastikler. Bilim insanları şu âna kadar okyanuslardaki plastiklerden etkilenen 700 tür deniz canlısını belirlemiştir.
Araştırma sonuçlarına göre, 10 deniz kuşundan dokuzu, üç deniz kaplumbağasından biri ile balina ve yunus türlerinin yarısından fazlası plastik atığı yutmuştur. Kefal, tekir ve istavrit gibi bazı balıkların yarısında, karideslerin %20’sinde, midyelerin %91’inde 13 farklı plastik tespit edilmiştir.[4]
Bünyemize giren plastiklerdeki bazı kimyasallar ise çok tehlikelidir. Mesela “bisfenol A” ve “Di-2-etilhekzil ftalat” canlılarda kanserojen etki meydana getirmektedir.
O Zaman Neden Kullanıyoruz?
İşte tam da bu noktada kandırılıyoruz. Piyasayı elinde tutan petrol ve plastik şirketlerine göre, plastiklerin sanki hepsinin geri dönüşümü olduğu algısını yaymak için milyonlarca dolar harcamak, plastikten vazgeçerek milyarlarca dolar kaybetmekten daha mantıklıdır!
Bahsedilen şirketler, insanların kitleler halinde plastikleri toplayıp ilgili kutulara atmasını ve devletlerin plastik geri dönüşümü yasaları çıkarmasını destekliyor. Biz de onları yeşil plastik kutularına attığımızda rahatlayıp çevreci olduğumuzu düşünüyoruz ve artık plastiğe tepki göstermiyoruz. Ayrıca üretilen bütün plastiklere, ortasında bir sayı olan, genelde yeşil renkli bir geri dönüşüm sembolü basmak zorunlu hale getirilmiştir. Böylece plastiklerin hepsi geri dönüştürülüyormuş gibi bir algı oluşturulmuştur.
Bu sayıları fark eden insanlar da genelde o sayının plastiğin kaç kere geri kullanılabileceğini gösterdiğini zanneder. Hâlbuki hiç alakası yoktur, o sayı “reçine belirleme kodu”dur, yani plastiğin içerdiği malzemeyi tanımlar ve 1’den 7’ye kadardır. Mesela PET şişe olarak bildiğimiz plastiklerde geri dönüşüm sembolünün ortasında “1”, PVC olarak bildiklerimizde “3” yazar.
Bu yedi çeşit plastikten sadece “1” yazanlar ve “2” yazanların bir kısmı, yalnız bir veya iki defa geri dönüştürülebilmektedir. Şirketlerin çoğu bunu tercih etmiyor, çünkü sıfırdan üretmek daha ucuza mal olmaktadır. Mesela plastiğin üzerinde yemek lekesi varsa veya diğer plastiklerle karışmışsa geri dönüşüm için uğraşılmaz ve genellikle yakılarak atmosfere verilir veya okyanuslara boşaltılır.
Bütün dünyada şimdiye kadar plastiklerin sadece %9’u geri dönüştürülmüş, %12’si yakılmış ve geri kalan %79’u atık depolama alanında veya çevrede kalmıştır.
Peki Neler Yapmalı?
İnsanlar satın almaya ve kullanmaya devam ettikleri sürece, şirketler plastik üretmeye devam edecektir. Tüketiciler bu döngüyü kırma konusunda ciddi bir şekilde iradelerini ortaya koymalıdır.
Şahsi gayretler çok önemlidir. Mesela kafelerden kahve alacağımız zaman, kendi porselen bardağımıza koymalarını istemek, tekrar kullanılabilir kişisel bir su şişesi almak veiçeceklerimizi bununla içmek, plastik kutu ve poşetlerde satılan malzemeleri almamak, plastik tabak, bardak yerine cam ve porselen malzeme kullanmak, bezden yapılmış alışveriş torbası bulundurmak ve poşet kullanmamak bunlardan bazılarıdır.
Gelin, artık plastik kullanmayalım.
Sevgili Peygamberimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) “Rahatsız edici bir şeyi yoldan kaldırmak sadakadır.”[5] buyurmuştur. İnsanlığın zararına olan her şey bu konuya dâhildir ve bu niyetle yaptığımız işlerle hem sevap kazanır hem de harika gezegenimize sahip çıkmış oluruz.
Dipnotlar
[1] www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-48179334
[2] Polimerler, çok sayıda molekülün kimyasal bağlarla birbirine düzenli bir şekilde bağlanması ile oluşan yüksek molekül ağırlıklı bileşiklerdir.
[3] www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-55412052
[4] www.greenpeace.org/turkey/basin-bultenleri/incelenen-iki-baliktan-birinde-mikroplastik-bulundu
[5] Ebû Hureyre’den naklonulmuştur. Buhârî, Cihâd, 128.