İşte, bak; ne kadar merak uyandırıcı, ne kadar cazip, ne kadar lüzumlu, ne kadar müthiş hakikatleri gösterir ve meseleleri ispat eder.
Bilirsin ki, insanı en çok harekete geçiren şeylerden biri meraktır. Hatta, eğer sana denilse, “Ömrünün ve servetinin yarısını verirsen, aydan ve Jüpiter’den biri gelecek, oralarda ne var, ne yok sana haber verecek. Hem senin istikbalini ve başına ne geleceğini doğru olarak bildirecek.” Merakın varsa, verirsin.
Hâlbuki şu Zât, öyle bir Sultan’ın haberlerini söylüyor ki O Sultan’ın memleketinde ay, bir sinek gibi dünyanın etrafında döner. Yeryüzü ise, bir lamba etrafında tur atar. Lambaya benzeyen Güneş ise, O Sultan’ın sayısız lambalarından biridir.
Hem öyle acayip bir âlemden hakikî olarak bahsediyor ve öyle bir inkılâptan haber veriyor ki; binlerce gezegen bomba gibi patlasa, o kadar acayip olmaz. Bak, onun lisanındaki “Güneş dürülüp ışığı söndüğü zaman.” ve “Gök yarıldığı zaman.” gibi â”yetleri işit…
Hem öyle bir istikbalden doğru olarak haber veriyor ki, şu dünyanın istikbali ona nispeten bir katre serap hükmündedir. Hem öyle bir saadetten haber veriyor ki, bütün dünya saadeti ona nispeten bir gelip geçici bir şimşeğin batmayan bir güneşe nispeti gibidir.