Sıcak bir temmuz sabahı, hastane koridorunda randevu sıramı beklerken karanlık koridorun kasveti ile bunalmış bir hâlde hayal dünyama yelken açtım. Zihnim çoktan karalama defterinin sayfalarını çeviriyordu. Uzayıp giden koridorun bitiş noktasına dalmışken gözlerim, kafamın içinde sesler yankılanmaya başladı.
Koridor; kimi zaman hüzünlü, kimi zaman mutlu bir bekleyiş; korku ile ümit arasında geliş-gidiş… Bazen sevinç gözyaşları döktüğümüz, bazen de acı çığlıklar attığımız anların şahidi koridorlar. Gün gelir koşar adımlarla özgürlüğe kanat çırparız, gün gelir ayaklarımız geri geri gider, dört duvar arasında kalırız.
Hangi koridorda yürümek, beklemek ve nefes almak daha zordur acaba?
Okul mu, hastane mi, hapishane mi? Peki siz hangi koridoru tercih ederdiniz? Belki de çoğu zaman tercihimize kalmadan o koridorlardan geçiyoruz. Geçip kaderimizi yaşayacağız.
Okul koridorları… Çocukluktan gençliğe adım adım yürüdüğümüz, hayallerimizin de bizimle beraber büyüdüğü, hayatımızın dönüm noktalarından biri olan lise ve üniversite sınavlarına girdiğimiz o koridorlar. Adımlayarak bitmeyecek sandığımız, zamanın geçmek bilmediği, ya koşarak kaçtığımız ya heyecanla koştuğumuz.
Hapishane koridorları, masum insanları başları dik ve alınları ak olarak Medrese-i Yusufiyeye ulaştırır. Farklı avlularda aynı gökyüzüne bakıp dualarda buluşturur ve Cennet yamaçlarında sevdikleri ile koşmanın hayalini kurdurur.
Hastane koridorları, doğum ve ölümün aynı anda gerçekleştiği farklı kapıları açar bize. Ya vuslat olur ya da şeb-i arûs.
O hastane koridorlarında ya müjdeli haberler alırız veya imtihanımız olacak haberleri duyarız. “Hayat işte!” deriz.
Hayat işte…
Dokuz ay boyunca doğmayı beklediğimiz anne karnı da bizim için Rabbimizin sonsuz hikmet ve şefkatiyle hazırlanan ve sonu dünyaya açılan bir koridor değil mi?
Çizim: Betül Sena Güneş.
Dünya hayatının bitişi ile başlayan berzah âlemi ise âhireti beklediğimiz bir koridor.
Bazı koridorların çıkışı yoktur.
Geri dönüp çıkışı olan koridorlardan geçmek gerekir. Mesela yaptığımız bir hatadan pişman olmak ve o hatayı telafi etmek gibi…
Ömür sermayemizi kullanarak yaptığımız tercihlerimiz, hayatın koridorlarında attığımız adımların istikameti ve doğruluğuna göre layık olduğumuz yere bizi götürür.