Canım Hocam.
Vefatın bir dönüm noktası oldu bizler için…
Biz Avrupa’da olan gençler, senin buraları vakti zamanında ziyaret ettiğini hep dinlerdik. Abdullah Aymaz ve rahmetli Mehmet Ali Şengül abilerimizi Avrupa’ya gelmeleri için nasıl teşvik ettiğini duyardık.
Avrupa ziyaretlerinde; hangi yıllarda geldiğini, neler söylediğini ve vaktini nasıl geçirdiğini dinledik hep büyüklerimizden. ‘Hocaefendi ziyarete geldiğinde bu mekanda kalmıştı, şurada hizmet erleri ile hasbihal etmişti’ diye senden bahsederlerdi. 90’lı yıllardaki ziyaretlerinde abi ve ablalarımızın bulundukları ülkelerine entegre olmaları, ülkelerini sevmeleri konusundaki teşviklerinden bahsederlerdi.
Yolumuzu iman ve Kuran’ın nuru ile aydınlatan Hocam! Gönül rahatlığıyla söyeleyebiliriz ki, biz artık ensarıyla ve muhaciriyle bulunduğumuz ülkeleri daha bir benimsemiş haldeyiz.
Bizler, seni görenleri gördük. Haberlerini kampa seni ziyarete gidip gelenlerden alırdık. Seninle ettikleri hasbihallerden ve şahit oldukları kadarıyla sağlığından bashederlerdi. Biz de dualar eder, oraların hasreti ile yanar tutuşurduk. Dualar isterdik seni görmüş büyüklerimizden, kardeşlerimizden ve yol arkadaşları abi ve ablalarımızdan.
Sevgili hocam, bir kısmımız seni görme imkanı bulmuş olsalar da, büyük bir kısmımız seni dünya gözü ile müşahede edemedi. Ve yine bir kısmımız; seni ziyaret edenlerin, seninle beraber yaşayanların hissettikleri huzur ve sekineyi belki tam olarak hissedemedi…
Her şey bir yana, bir de cenazeni okyanus ötesinden seyretmek ve o stadyumda okunan ihlas ve fatihalara uzaktan eşlik etmekte bir o kadar ağır gelmişti bizlere… Kuran-ı Kerim’ler ile, hüsnü şehadetler ve istiğfarlar ile eşlik ettik biz de… aynı hisleri paylaşan kardeşlerimize sarılarak birbirimizi teselli ettik.
İşte tam da o anda farkına vardım ne kadar da sığ düşündüğümü, dünyevi ve maddi baktığımı… Seni göremeyişimiz, cenazeye katılamayışımız aslında bir üzüntü sebebi olmamalıydı. Olmamalıydı çünkü biz seninle kalp ve ruh aleminde hep beraberdik ki. ‘Kişi sevdiğiyle beraberdir’ hadis-i şerifi kaidesince, biz seninle manevi alemde hep birdik ve Allah’in izniyle hizmet kardeşi olmamız sebebiyle de zaten hep beraber olacağız.
Evet, kader-i ilahi bu dünyadan göçmeni arzu etti. Fakat mana aleminde seninle olduğumuzu hissediyoruz. Şahs-ı manevide Üstadımız Bediüzzaman Said Nursi ile olan birlikteliğimiz gibi, vaazların, kitapların ve hususen mehib manevi duruşun vesilesiyle, seninle olan hasbihalimiz de her dem hep diri kalacak.
Artık yarınlara eskisinden daha büyük bir umutla bakıyoruz. Seni, uzak diyarlarda değil, yüreğimizin sıcaklığında hissediyoruz. Ne Pensilvanya’dasın, ne de başka bir yerdesin artık; sen bizim için her zaman gönlümüzün derinliklerindesin. Bu bezmin sevdalılarının kalplerinde her an tınısı duyulacak bir ledunni melodisin.
Hoşgeldin Hocam! Sinelerimize bir kere daha hoşgeldin, çok şükür ki geldin…