Kitap okumak; kitabın yazıldığı dönemdeki kişilerle konuşmak, karakterleri günümüz dünyasında yeniden doğurmak ve yorumlamaktır. Bu yüzden okuyan fertler ve toplumlar başka türlü bakarlar dünyaya, şahit oldukları zamanların tecrübeleriyle izlerler olan biteni. Okumanın da ayrı ayrı halleri var elbette. Francis Bacon, “Bazı kitapların tadına bakılmalıdır, diğerleri yutulmalıdır ve çok azı da çiğnenip hazmedilmelidir.” der. Bu yazıda iyi okuyucuları şaşırtacak üç kitaptan bahsedeceğim. Tarzlarıyla farkındalık oluşturan üç ilgi çekici kitap!
Birincisi tadımlık denebilecek bir kitap: Carol Bolt’un Cevaplar Kitabı. Carol Bolt, size sorularınızın cevabını veriyor. Bir soru soruyorsunuz ve kitabı açıp cevabı buluyorsunuz, hepsi bu kadar. Ama soruların bilgi almak maksatlı değil, yoruma dayalı olması gerekiyor. Mesela “Yaptığım iş benim için doğru mu? Bu yolculuğa çıkmalı mıyım?” gibi. “Kitap tılsımlı mı acaba?” diye düşünenlere belirtmek isterim ki bu, yazarın kıvrak dil zekâsı ve hazırcevaplığından başka bir şey değil. Cevaplar öyle ortalama bir şekilde hazırlanmış ki ne sorarsanız sorun cevabın geçerliliği mümkün oluyor. İşte bu yüzden bu kitap okumalık değil, tadımlık. Sürekli soru soran ve cevap arayan zihinlerimiz için hem eğlenceli hem de anlık bir cevap alma tadına vardıran bir kitap.
İkinci ve “yutmalık” kitap Raymond Queneau’nun Yüz Bin Milyar Şiir isimli şiir kitabı. Fransız yazarlar, devrimci teknikleriyle dünya edebiyatında ünlüdür, ama bu kadarını düşünmek takdire şayan. Yazar ve şair Raymond Queneau öyle bir şiir kitabı ortaya koydu ki okuması tam 200 milyon yıl sürüyor ve kitap yalnızca 300 sayfa. Zekâ ve alaycı mizahıyla bilinen yazar, aynı zamanda da matematiğe çok ilgili. Kitapta kullandığı matematik epey şaşırtıcı.
Kitap 10 soneden oluşuyor, yani 10 adet, iki adet dört dizeli ve iki adet üç dizeli bölüm var, ama esas farklılık her satırın farklı bir şeridin üzerine yazılmasında. Bütün bu bölümler aynı kafiye sesleriyle yazıldığı için, herhangi bir bölümden aldığınız herhangi bir satır yani şerit, diğer dokuzuyla birleştiğinde ortaya yine anlamlı bir sone çıkıyor. Dolayısıyla 10 bölüm ve 14 şerit olduğundan ortaya 1014 adet şiir çıkıyor. Kitabı alan herkes bu şiirleri üretebiliyor. Yazar, şiir yazmanın o kadar da önemsenecek bir şey olmadığını, şiire götüren yolun daha değerli olduğunu mu vurguladı bilemiyoruz, ama öğrendik ki matematik ve şiir birlikteliği bize bambaşka şeyler sunabilir.
Sonuncu ve çiğnenip hazmedilecek kitap ise Georges Perec’in Kayboluş isimli kitabı. Bu kitabın hikâyesi çok hüzünlü. Georges Perec, Yahudi bir Fransız yazar. Anne ve babasını II. Dünya Savaşında kaybediyor. Koca bir ırkı yok etmek istemelerine isyan ediyor ve Fransızcada en çok kullanılan sesli harflerden olan “e” harfini kitabında hiç kullanmıyor. Âdeta meydan okuyarak “Ben de ‘e’ harfini kaldırıyorum.” diyor. Kitap 300 sayfa. Ayrıca tercüman Cemal Yardımcı, “Fransızcada “e” harfini kaldırdığınızda kullanabileceğiniz kelimeler yüzde 30–40 oranında azalır, Türkçede ise bu oran dörtte bire iner.” diyor ve çevirisinde o da “e” harfini hiç kullanmıyor. Maalesef kitap çıktığında kimse bu durumu fark etmiyor ve yazar açıklamak zorunda kalıyor.
Ne diyelim, kitabınız bol olsun!