Dokuz yaşında idim. Soğuk bir mart ayıydı. Şu an “hırsızların” elindeki evimize yeni taşınmıştık. Annem işten izin alamamıştı; işten geldiği saatlerde ev yerleştirmeye devam ediyordu. O gün de gelenek değişmedi. Okuldan gelip evde yarım kalan işlere devam ediyordu ki telefonu çaldı. Babam, “Hastanenin önünden beni alabilir misin?” diye soruyordu. Tek arabamız vardı; araba hep annemde olduğu için, ihtiyaç durumunda, babamı istediği yerden alıp istediği yere bırakırdı. Görünüşe göre bugün de öyle olacaktı. Ben de annemle beraberdim.
Hastane, arabanın duramayacağı işlek bir cadde üzerindeydi; trafiği aksatmamak için çok hızlı hareket etmek gerekiyordu. Hastanenin önüne ulaştığımızda annem, “Nerede kaldı acaba?” diye etrafa bakarken gözü sargılı babamı fark ettim. Annem bu kişinin babam olmadığını düşünüp hiç bakmadan yola devam etti. Babam orada bekliyor diye ısrar edince, geri dönüp tekrar hastanenin önüne geldik. Gözü sargılı kişi gerçekten babamdı. Babam arabaya hızlıca binince annem şaşkınlıkla ne olduğunu sordu. O gayet sakin bir şekilde “Katarakt ameliyatı oldum.” dedi. Annem, babamı “Ne zaman, neden benim haberim yok?” diye soru yağmuruna tutmuştu. Bu kadar şaşkınlık, heyecan ve kaygıya babam gülerek tek cümleyle cevap verdi: “Sürpriz yapmak istedim!”
Aradan iki yıl geçti… Bir cumartesi sabahı, babam sabah namazı ile birlikte başlayan programına gitmişti. Her zaman olduğu gibi kahvaltıya eve gelecekti. Saat gibi dakikti kendisi. O gün de öyle oldu. Saat 8.50’de annemin telefonu çaldı, numara babamın numarasıydı. Annem “Alo!” demeden gülerek “Çay hazır patron!” dedi. Ama telefondaki ses babamın arkadaşı Faruk Amca’ya aitti. Babamın rahatsızlandığını söylüyor, annemi hastaneye çağırıyordu. O gün, ilk kez annemin yüzündeki endişeden, onun da korkuları olduğunu anladım. Neyse ki bir zamanlar Hizmet’e ait olan, ama şu anda hırsızların elinde bulunan hastane, evimize 300 metre mesafedeydi. Annem elimi tutarken öyle sıkmıştı ki elimi acıttığını fark edememişti. İki dakika sonra hastanedeydik. Arabamız binanın önüne yanlış bir şekilde park edilmişti. Hastaneye girmeden arabayı hızlıca kontrol eden annem “Kaza değil!” dedi hafif bir sesle. Daha önce yaşadığı acı tecrübe, annemde trafik kazası korkusu oluşturmuştu, bunu şimdi anlıyorum.
Hızlı adımlarla girdiğimiz hastanede, babamı sorarken sesi titremişti. “Kardiyolojide!” cevabını aldığında korkusu şaşkınlığından fazla gibi görünüyordu. Bu arada elimi hiç bırakmıyordu. Sanki bırakırsa düşecek gibiydi. Asansörü beklemeden merdivenden koşar adım çıkarken nefesi kesilmişti. Beni duymuyordu. Kardiyoloji bölümüne geldiğimizde Faruk Amca ve Ali Amca oradaydı. “Kötü bir şey yok değil mi?” diye boğuk bir sesle soran annemin sanki tüm geçmişi, önünde resmigeçit yapıyor, anneciğimin yüreğini sıkıyordu. Ali Amca “Sakin olun Hoca Hanım! Bir şey yok, kalb krizi.” dedi. Sanırım yıkılmamak için oturdu annem. Sonra doktor geldi. “Geçmiş olsun.” dedikten sonra anjiyonun başarılı geçtiğini söyledi. Annem cevap vermiyor, dudaklarını ısırıyordu. Faruk Amca söze girdi:
“Dün dernekte kalb krizi geçirmişti. Hastaneye getirip yatış işlemlerini başlattık. Bugün anjiyo olacaktı, ancak sizin duymanızı istemedi.”
“Geceyi evde geçiririm, fark etmesin, anjiyodan sonra ararsınız gelir.” dedi.
“Sabah rutin programına geldi, ancak dönüşte fenalaştı, acil yetiştirdik, anjiyo oldu, bilinci açık.”
Annem söylenenlerin tamamını duydu mu bilmiyorum. Doktora, “Görebilir miyim?” diye sordu. Doktor çok kısa olmak şartı ile görebileceğimizi söyledi. Babamın yanına girdik. Gülüyordu. Babamı görünce nispeten rahatlayan annem korku, sitem ve şaşkınlığı harmanlandığı sesi ile “Bu ne şimdi?” diye sordu. Babam gülerek: “Sürpriz yaptım!” dedi.
Birkaç gün sonra babam hastaneden çıktığında, annem elindeki sözlükten “sürpriz” in anlamını okudu. Gülmesi genellikle tebessümden ibaret olan babam bu kez kahkaha atıyordu. Annem otoritesini (!) hissettirerek “Bundan sonra sürpriz istemiyorum, lütfen sürpriz yapma!” dedi.
Bunu neden anlattım şimdi? Beş yıl oldu babam gideli. Bu kez sürprizin anlamına uygun olarak sürpriz yapmasını bekliyor, onun için dua ediyorum.
Babacığım, lütfen bu kez gerçekten sürpriz yap, çok yorulduk sen yokken!