Genel Kültür Ocak 2023 Züleyha Koç

Dilden Dile Dublaj-1: Yabancıdan Yerele

“Hanım, hanım, bunlar benim yavrularım!” derdi Buz Devri’nde Sid, her seferinde gülerdik. Hâlâ söyler, güleriz kendi aramızda. Çocukluğumdan hatırladığım diğer bir replik de Shrek’te Eşek’in “Sana börek açarım.” deyişi, koskoca bir gülüşle.

Shrek aslında İskoç aksanıyla konuşan bir dev ve orijinal dillerini düşünürsek, Eşek’in börek açmaktan bahsetmediği kesin. Peki kültür ve dile uyum sağlayan bu uyarlamalar nasıl meydana geliyor?

Hepimize farklı kabiliyetler veren Rabbimiz, bazılarımıza ses sanatçılığı için önemli olan ses kontrolü yeteneğini bahşetmiştir. Ses sanatçılığı deyince aklımıza yalnızca şarkı söylemek gelir genelde. Hâlbuki ses kalitesine odaklı başlıca mesleklerden birisi seslendirme sanatçılığıdır. Ses tellerinin farklı hızlarda titreşmesiyle yaratılan sesimiz insandan insana değişir. Bize verilen en büyük nimetlerden biri olan bu özellik hem isteklerimizi ve düşüncelerimizi ifade etmek için hem de içinde bulunduğumuz dünyayla iletişim ve bağlantı kurabilmek için en büyük yardımcımızdır. Dublaj sanatçıları da konuşma kabiliyetleri haricinde, seslerini gerektiğinde değiştirerek kullanmakta bilhassa yetenekli kişilerdir.

Günlük hayatımızda birçok farklı alanda seslendirmeyle karşılaşırız. Hepimizin filmlerde, reklamlarda, animasyonlarda şahit olduğu bu mesleğin kamera arkasında neler olmakta, hiç düşündünüz mü? Farklı medya dallarında ve coğrafyalarda bu alanlar nasıl gelişmiş ve değişim göstermiş? Peki ya ülke ve dublaj arasında nasıl bir etkileşim bulunmaktadır?

Dublaj ve seslendirme alanlarında profesyonel olmayı amaçlayan insanların geliştirmeleri gereken en önemli yetenekleri ses kontrolüdür. Seste; diksiyon, vurgu, tonlama ve iletilmek istenen duygu gibi konular başta gelir.

Meslekî terimler olarak ayırmak istersek, seslendirme arka plandan gelen, belgesel, reklam ve tanıtım videoları gibi, diksiyon ve ritmin önemli olduğu, ama tiyatral yeteneğin mecburî olmadığı alanlarda gördüğümüz sanatçılıktır. Seslendirme sanatçıları onlara bahşedilen yeteneği alıştırma ve eğitim ile geliştirerek seslerini iyi ve doğru kullanmaya odaklanırlar. Reklam için ikna edici ve güvenilir bir ses tonu kullanırken sesli kitap ve belgesel gibi anlatı tarzı yapımlar için uzun süre aynı tempoyu, diksiyonu ve ritmi koruyabilmek önemlidir. Kendi içinde kapsamlı olan seslendirmeye, televizyon ve radyo yayıncılığında haberlerden, video oyunlarında karakter seslendirmeye kadar birçok yerde ihtiyaç duyulur.

Esas konumuz olan dublaja gelirsek, dublaj sürecinde çoğunlukla yabancı film veya animasyonlardaki orijinal ses dosyaları profesyonel stüdyo ortamında yeniden kaydedilir. Prodüktör ve editörler eşliğinde, orijinal oyuncunun hareket, duygu, yüz ifadeleri ve dudak şekline uyumlu olacak şekilde, konuşmalar seslendirilir. Başarılı bir dublaj için dudak senkronizasyonu şarttır; yoksa sahte gözükür ve izleyiciye rahatsızlık verir.[1] Dublaj sanatçısı ekrandaki karakterin rolüne bütünüyle girer, onu ekrana sesiyle taşır. Yüzlerini bile görmediğimiz bu insanlar, günlerce kayıt ve yıllarca emek sonucunda bizi sesleriyle etkiler, duygulandırır ve heyecanlandırır.

Yabancı bir prodüksiyona dublaj yapmak için senaryo ilk önce tercüme edilir, sonra dudak hareketlerinin uyuşması için kapalı ağız ünsüzlerine (b-m-p) göre düzenlenir. Sonra yerel stüdyoların da yardımıyla seslendirme kadrosu bulunur. Dublaj sanatçıları videoyu izleyerek aynı anda seslendirirler. Kaydedilen yeni seslendirme, orijinal dildeki konuşma çıkarılmış, müzik ve arka plan sesleri kalmış olan özgün yapıma, ses editörleri tarafından hassasiyetle eklenir.[2]

Sinema severler arasında en büyük tartışmalardan biri, altyazı ve dublaj arasındadır. Ailemi sonunda Marvel serisini izlemeye ikna ettiğimde ilk karşılaştığımız engel de buydu. Tercüme edilmiş altyazıyı video ile aynı anda okumak onlara zorlayıcı ve gereksiz gelirken, ben altyazının prodüksiyonun orijinalliğini koruduğunu ve oyuncuların gerçek ses ve dillerini duymanın filmi bir bütün hâline getirdiğini savundum. Beynimiz saniyede 11 milyon veri aktaracak kapasitede yaratıldığından altyazılı bir film izlemenin zor olmaması gerektiğini düşündüm.[3]

Birkaç filmden sonra onlara hak vermek zorunda kaldım. Altyazılar, dublaja göre üretim açısından çok daha kolay, duyma engelli veya aksan anlamakta zorlanan seyircilere de epey yardımcı olmaktadır. Ancak altyazıların dezavantajı, izleyicinin filme kendini kaptırmasını zorlaştırması ve yazılı tercümenin aynı duyguyu iletememesidir. Anne ve babamın da hem altyazının dikkatlerinin dağılmasına yol açtığını hem de anadillerinde seyrettiklerine kıyasla daha zor hissî bağlantı kurabildiklerini fark ettim. Belki de film seyrederken beyin jimnastiği yapmaya gerek yoktur diyerek dublaj izlemeyi kabul ettim!

Aslında seyrettiğine daha iyi konsantre olmak ve diyalogları daha iyi anlamak için dublajın şart olduğunu düşünen büyük bir seyirci kesimi mevcuttur. Ayrıca dublaj sürecinde diyaloglardaki bazı detaylar değişiyor. Gösterime girdiği ülkede “turta” değil “börek” yapılıyorsa ona göre espriyi değiştirmek hem empati kurmayı kolaylaştırıyor hem de kültürel uyarlama adına bir adım atılmış oluyor. Yerli toplum tarafından benimsenen bir film beğeniliyor, başarılı bir prodüksiyon olarak uzun yıllar seyrediliyor.

Özellikle çocuklara yönelik animasyonlar dublajın âdeta mecburî olduğu sinema türlerinden birisidir. Altyazı okuma zorluğuna ek olarak, yabancı dillerdeki yapımları anlamakta ve bunlara ilgi duymakta zorlanan çocuklar için anadillerine ve kendi kültürlerine göre dublaj yapmak çok önemlidir. Disney Stüdyosu’nun Sihirbazın Yardımcısı filmine dokuz dilde dublaj yaparken Prenses ve Kurbağa animasyonuna 38 farklı dilde dublaj yapması bu farkı açığa çıkarıyor.[4] Disney ses departmanı sorumlusu Rick Dempsey’nin ifade ettiğine göre, animasyonda dublaj yapmak, filmlere göre çok daha hızlı ve kolay; dudak hareketleri çizildiği ve orijinal dili de dublaj ile eklendiği için dublaj fark edilmeyecek kadar uyumlu olabiliyor.[5] Büyük animasyon stüdyoları, yeni çıkan filmlerde dublaj için ünlü yerel şarkıcıları istihdam ederek seslendirme alanını ne kadar ciddiye aldıklarını gösteriyorlar.

Seslerini büyük bir maharetle, gerektiğinde değiştirerek kullanabilen, filmden filme karaktere bürünen bu yetenekli dublaj sanatçıları fark edilmeyi hak ediyor. Çocuktan yaşlıya, kadından erkeğe birçok sese duygu katan bu kamera arkasındaki seslere büyük bir yetenek bahşedilmiştir. Günümüzde farklı ülkelerdeki hayat tarzları ve bakış açılarını anlamak için yabancı film ve diziler, kültürlerarası diyaloğa destek olabilmenin ilk adımı ve dublaj bunu çoğumuz için kolaylaştırıyor. Farklı kültürleri öğrenmek ve kendimizi geliştirmek için büyük bir fırsat olması açısından, sinema hepimiz için eğlencenin yanı sıra bir öğretim aracı ve yeni dünyalara açılan bir kapı değerindedir.

Dipnotlar

[1] “Seslendirme ve Dublaj Arasındaki Farklar Nedir?”

[2] “Avatar in Spanish, or French, or German”

[3] “Understanding Unconscious Bias”

[4] “Avatar in Spanish, or French, or German”

[5] “Inside the Weird World of International Dubbing”