Bazen herkesin çokça duyduğu, ne olduğunu bildiği, ama aslında üzerinde yeterince düşünülmeyen ve tam olarak da anlaşılamayan bazı kavramlar vardır. “Ev” gibi… Nedir ev? Ne canlanır zihnimizde ya da içimizde hangi hissi harekete geçirir?
Psikoloji alanı kelimelere, benzetmelere, tasvirlere ve tabirlere anlam yüklemeyi sever. Bu mânâlarla, insanların iç dünyalarını açıklamaya ve problemleri tespit etmeye çalışır. Tam da bu yüzden, bu kelimenin mânâsı bize iç dünyamızdaki kavramlardan bazılarını anlamaya ve farkında olmaya yardımcı olur.
Ev, içinde yaşanılan, bizi risklerden koruyan, güvenli bir mekândır; bazen çekirdek aile bazen de geniş aileden oluşur.Kimi insanlar ülke ülke, şehir şehir gezer. Her gittikleri yerde yeni bir yuva kurarlar. Ne şekilde olursa olsun, insanlığın olmazsa olmazıdır. Hayatımızda bu kadar önemli bir yeri olan ev, insana bir şeyler hissettirse gerek. İç dünyama döndüğümde ilk hissettiğim huzur ve güven oldu. Kardeşlerim, ablam ve ağabeyimle oyun oynadığım hoş ve keyifli zamanlar geldi aklıma. Geleceğe dair umutla destek veren aileme karşı hissettiğim minnet duygusu eklendi bunlara. Yaşadığım evin, nazımın çekildiği, yeri geldiğinde şımardığım ve kendimi özel hissettiğim yer olduğunu fark ettim.
Bu tefekkür hoşuma gitti ve birkaç gün daha düşündüm. Hep güzel şeyler de yaşanmayabilir. Üzüntü, acı veren şeyler de olabilir. Etrafımız tarafından kabul görülmeyen davranışlarımız olabilir. “Ben buradayım” diye defalarca haykırsak da kimse bizi duymayabilir, bu da bizi yalnızlık hissine sürükleyebilir. Tartışmalar yaşayabilir ve mutsuz hissedebiliriz. Azar işitebilir ve hatta ceza alabiliriz. Bunları düşünmek bizi üzebilir, ama unutmamalıyız ki bu duyguları herkes yaşayabilir.
Ev, hangi kokuları çağrıştırır? Bu soruyu sorunca, bazı kokular geldi burnuma. Ders çalışırken silgimin kokusu, annemin mis gibi kekinin kokusu, Ramazan’da babamın eve getirdiği pidenin kokusu, bayramlarda misafirlere ikram ettiğimiz kolonya kokusu…
Sonra şu sonuca vardım: Ev, hayatımı içine sığdırdığım en güvenli alandır. Bazen üstesinden gelmesi zor zamanlar yaşayabiliriz. Hatta o evde kayıplar vermiş, ayrılıklar da yaşamış olabiliriz. Bunlarla baş edebilmek için ailemize yöneliriz. Aslında hayatı burada öğreniyoruz. Hatalar yaptığımızda evde düzeltiyor veya hatalarımızla kabul görüyoruz. Olgunlaşmanın inceliklerini burada öğreniyoruz. Evi anlamlı kılan ve bizim hayatımıza bu kadar dokunan tarafı ise içinde yaşadıklarımızdır.
Düşünmek, insanı kemâle erdiren, erdemli bir alışkanlıktır. İyi düşünmeler…